Seyr u Sülûk-i Ruhanîde Bazı Esaslar
Esbab açısından, çok şeye güç yetirememe şuurunda olma mânâsında acz; her nesne ve her varlığın hakikî sahibi, maliki Allah olduğu gerçeğini kavrama anlamında fakr; herkesi ve her nesneyi O'ndan ötürü kucaklama şeklinde yorumlayacağımız şefkat; her gün yepyeni bir heyecanla âfâk ve enfüsü hallaç etme vüs'atinde, disiplinli düşünme diyeceğimiz tefekkür; ayrıca bu çerçevede sürdürülen hizmette hiç sönmeyen bir aşk u iştiyak, sonra da bu mazhariyetlerin şuurunda olarak, bütün bunlara, söz, tavır ve davranışlarla mukabelede bulunma mânâsına gelen kesintisiz şükür bu alternatif yöntemin temel esaslarıdırlar.
Bediüzzaman Hazretlerine göre bu yol, daha kestirme, daha selâmetli ve daha emindir; acz; aşkın yanında, hattâ önün-de mahbûbiyet ufkuna uzanan öyle ışıktan bir helezondur ki, acizliğin kavranılması ölçüsünde insan bu yöntemle her yoldan daha sür'atli matlubuna ulaşabilir. Fakr; şuurdaki derinliği ölçüsünde, en disiplinli cehd u gayretlerin bile önünde öyle tükenmez bir sermayedir ki, hak yolcusu onunla bir hamlede rahmâniyetin vesayetine sığınır ve Kudreti Sonsuz'un her şeye yeten gücüne ulaşır ve dayanır. Şefkat; aşktan daha derin, daha içten öyle bir duygudur ki; rahîmiyetin tezahürü böyle bir duyguyu taşıyan hiçbir yolcu şimdiye kadar yolda kalmamıştır. Tefekkür; âfâk ve enfüsün tetkik u temâşâsıyla her şeyi hikmete bağlayan aydınlık ruhların yolu.. şevk; her zaman nokta-i istinad ve nokta-i istimdadının şuurunda olan, dolayısıyla da hiçbir zaman ümitsizlik ve inkisara düşmeyenlerin hali.. şükür de; iç içe hiçlere terettüp eden bunca nimete karşı şuurlu mukabelenin ayrı bir ünvanıdır.
Mevzu, temel esprisi itibariyle: "Ben acizim, Sen Muktedir; ben fakirim, Sen Gani; ben muhtac u muztarrım Sen Rahîm; ben bir mütehayyir ve müteharriyim, Sen ise her yerde aranan, her şeyden sorulan Biricik Hedef ve Gayesin" esasları üzerine cereyan ettiğinden, herhangi bir aciz u fakir, muhtaç u mütehayyirin kendi nefsini müzekkâ görmesi ve ona bir paye vermesi ya da daha bugünden unutulma damgasını yiyeceğini bile bile Allah’a karşı belli ölçüde de olsa, nisyan yaşaması; sa'y u gayretine terettüb eden başarıları kendinden bilmesi, fenalıkları kadere mâletmeye çalışması ve kendini, kendinden müstakil bir mevcut telakki etmesi katiyen söz konusu değildir.
- tarihinde hazırlandı.