Felaketler Karşısında Aydınlarımızın Sorumluluğu
Evet, asırlarca bizi ayakta tutan rûh ve manâ, durmadan baltalanmış, millet özünden uzaklaştırılmış, dünyamız serseriler tarafından işgâl edilerek, bu ülkenin insanına kan kusturulmuştur. Nihayet, ümit ışıkları gibi marifet nurları da bu bedbaht iklimde sönüp gitmiştir. Ve ne acıdır ki olup biten bunca şey karşısında, okuyup düşünen "aydınlarımız!" bu ürpertici felâketleri, bu acıklı manzaraları görmemek, işitmemek için fermuarlarını başlarına çekerek göz ve kulaklarını tıkamış, hayâllerinde canlandırdıkları sırça saraylarda yaşamışlardır. Verâset kanunuyla, evlâtların atalarına uyması gibi, arkadan gelen herkes de hemen öndekileri takip etmiş; böylece aynı lâkaytlık, aynı atâlet ve aynı umursamazlık sürüp gitmiştir. "Milliyet düşüncesi fıska bürünürken", vatan inkirâzdan inkirâza yuvarlanırken bu ülkenin hamiyetli ve mütefekkir evlâtları, vicdânî mesuliyetlerden ve tarîh karşısında mahkûmiyetten nasıl kurtulacaklarını katiyen düşünmemişlerdir.
- tarihinde hazırlandı.