Fedakâr İnsan
İkincilere gelince; bunlar, varlığa ermenin sırrını kavramış, kendi iç dünyalarında fütuhat fütuhat üstüne derinleşmeye azmetmiş, herkesle ve her şeyle bir çeşit sevgi ve duygu birliği kurmaya yönelmiş özünde istidat ve liyâkatlı, başkaları için de hem lüzumlu hem de çok yararlı kimselerdir. Yükselip benliklerinin zirvesine diktikleri irade sancağının gölgesinde, hep fazilet kavgası verir, hep hasbilik ve diğergâmlık takip ederler. Düşünce ateşiyle kavrulan ruhları, saflaşan dimağları, nebiler ışığının birer gölgesi gibi, daha önce onların uğradıkları her yerde meleklerle akrabalığa ulaşır, onlarla bütünleşir ve onların arasında gezerler.
Hakk katında sâf sâf dizilmiş bahtiyar toplulukların merkez noktasının, hem ilerisini hem de gerisini peygamberler tutar. Onların arkasında da bu kutsilerin bayrağı dalgalanır.
O bayrağı dalgalandırana ruhlar fedâ olsun! Nebilerin emir ve direktiflerini bunlar temsil ederler. Böylece merkezi tutanlar hayat şiirini besteler; arkadakiler de onu en tatlı melodilerle seslendirmeye çalışırlar. Merkezdekiler, çevrelerine iyinin, güzelin, makulün mesajlarını sunar ve her tarafta hakikatin meşalesini yakarlar; arkadakiler de sonsuza kadar hep onun etrafında döner dururlar. Merkezdekiler, "sûr"u dudağında şâha kalkmış İsrafil gibi çevrelerine ruh ve diriliş üflerler, arkadakiler de bu ruha ceset giydirerek onu hayatın her ünitesinde en canlı heykeller halinde temsil etmeye çalışırlar.
Bu kutluların seslerinin ulaşmadığı yerlerde ses adına duyulan şeyler birer hırıltı, söylenen sözler de delilerin hezeyânından farksızdır. Bu yüksek kâmetleri görme bahtiyarlığına erememiş körler ve onların gönüllere huzur veren soluklarını duymamış sağırlar, bütün bir hayat boyu bülbülün nağmelerini saksağan sesine karıştırır dururlar da bunun farkına bile varamazlar.
Bu kutlular, tâ baştan en yüksek hakikat karşısında iki büklüm olup yere yüz sürdüklerinden hep O'nu bildi ve O'nun eşiğine baş koydular. O'nun kapısında eğilenlerin başları ayaklarına selâm durur ve onların ayakları hep başlarının ulaştığı noktalarda dolaşır; dolaşır da secdede bir araya gelen ayak-baş halkası, onları miraçla noktalanan arşiye ve ferşiye'lerde gezdirir. Hele bir de ilham küheylanları şahlanırsa, bir solukta gökler ötesine ulaşır, cennetlere uğrar, meleklerle at başı hâle gelir ve O idrâk edilmez etrafında hayret ve hayranlıkla uçuşup durmaya başlarlar.
Soluklarında "Hakk", düşünceleri hakikat, dillerinde ölümsüzlük muştusu, önlerinde sonsuz saadet... Dünyayı ma'mur etmeyi azmetmişlerdir ama, hayattan kâm almayı akıllarının köşesinden bile geçirmezler. Alabildiğine hasbi ve yürektendirler; yapıp çattıkları şeyler karşılığında herhangi bir mükâfât istemedikleri gibi kahramanlıklarının destanlaştırılmasını da arzu etmezler.
Ne acıdır ki, bütün bir ömür boyu hayır ve fazilet adına kadehler gibi dolup boşalan bu yüksek ruhlar, dünden bugüne bir kısım aldanmış kişiler tarafından hep horlanıp hakir görülmüş, hep yaşama hak ve hürriyetinden mahrûm edilerek cemiyet dışı bırakılmaya çalışılmışlardır.
- tarihinde hazırlandı.