Bilim Adamlarının İlim ve Din Düşünceleri

Zâten, dünya çapındaki büyük düşünürler de, mutlak ve mücerret bilginin, insana vereceği çok fazla bir şey olmadığında, ondaki izâfî kıymetin ancak ahlâk ve fazîlet insanları tarafından temsîl edildiğinde ortaya çıkabileceğinde ittifak hâlindedirler. Einstein, "ilim bize, vakaların birbirlerine nasıl bağlı olduklarını ve birbirleriyle kendi şartları içinde nasıl varolduklarını gösterir; ama, "olanın" bilgisinden ibâret sayılan bu şey, bize, olması gerekeni öğretmez" der. Ona göre, insana, olması gerekeni de ve onun zâtî kıymetine göre yüksek hedefleri de gösteren sadece dindir. Mevzû ile alâkalı şu müthiş sözler de yine ona ait: "İnsana gerçek hedefini din tayin eder. Ancak, hangi vasıtalara başvurulması lâzım geldiği husûsunda ilmin de söyleyeceği bir hayli şey vardır. İlim, hakîkatı eksiksiz öğrenmek isteyenler tarafından şekillendirilip belli çerçevelere ircâ edilerek kurulur. Ama, temelde, bunun kaynağında da büyük ölçüde yine din vardır. Ben, derin bir îmâna sahip olmayan herhangi bir ilim adamı düşünemiyorum... Aslında "dinsiz ilim topal, ilimsiz din de kördür." Günümüze kadar daha niceleri, aynı duygu, aynı düşünceyi onunla paylaştı.. o mahfûz; biz burada bir lahzâ durup, ilmi dinsizliklerine âlet etmek isteyen ve ömrünü başkalarını taklitle geçiren bir kısım şuursuz müstağriplere karşı bir "fe eyne tezhebûn ( gerçek bu iken, başınızı almış böyle ) nereye gidiyorsunuz?" çekerek, düşünceye küçük bir mola verip sıkılmış ruhlara nefes aldırtmak istiyoruz...

Evet, bir batılı düşünürün de ifâde ettiği gibi, biz, fikirlerin ilmî çerçevesi dahilinde mahsur kaldığımız sürece, dünya bize, dümdüz, tek buutlu bir nizam içinde ve hiç değişmeyen kanunlara bağlı bir mekanizma gibi görünür. Oysa ki, kâinatın, doğumu da, ölümü de öyle bir hududa dayanmaktadır ki, orada bu türlü düşüncelerin hiç mi hiç ilmî bir değeri yoktur. Bizim buutlarımızı aşan bu hususları anlamak için, ilmin bilmediği, fakat dinin tefsir ettiği bazı yorum ve tespitleri nazar-ı itibâra almak şarttır.

Bu şart ve lüzûmu çok iyi kavrayanlardan S.J. Jean ve Eddington gibi muâsır ilim ve fen adamları-Jean’ın (Meçhul Kâinat’ı) biraz panteizm alaşımlı olsa da, bu mevzûda mütalaası yararlı olabilecek bir eserdir-ilmî materyalizmin akış istikâmetine ters yeni düşünceler üretmiş, yeni bir şehrâh açmış ve ilim dünyasına, ilimlerdeki tıkanıklığın ancak bu yolla açılabileceğini teklif etmişlerdir. Bu yol, bütün semavî dinlerin işaret ettiği Allah’a îmân yoludur.

Bu itibarla denebilir ki, tarihin hiçbir devrinde, hatta bir ölçüde pozitif ilimler de dahil, hemen her dalıyla ilim, bu kadar Allah’a yaklaşıp îmânla bu kadar içli-dışlı olmamıştır...

Pin It
  • tarihinde hazırlandı.
Telif Hakkı © 2024 Fethullah Gülen Web Sitesi. Blue Dome Press. Bu sitedeki materyallerin her hakkı mahfuzdur.
fgulen.com, Fethullah Gülen Hocaefendi'nin resmî sitesidir.