Yakin’in Gücü ve Yakin’e Ulaşan İnsanlar
Yakînin en azı bile, kalbi nurlarla dolduracak, tereddüt sis ve dumanlarını silip süpürecek ve insanın iç dünyâsında, sevinç, itminân ve revh u reyhân esintileri meydana getirecek kadar güçlüdür. Hz. Zünnûn’un da dediği gibi; yakîn, kalbi ebediyet arzusu ve sonsuzluk emeliyle coşturur. Bu yüksek duygu ise, insanda zühd düşüncesini uyarır ve geliştirir.. zühd yamaçları hikmete açık düşünce kuşaklarıdır.. zühdle kanatlanıp hikmete ulaşan ruh, benliğine âkıbet mülâhazasını perçinler ve hâkim kılar..[1] ukbâ mülâhazasıyla oturup kalkanlar ise, halk içinde olsalar dahi hep Hakk’la beraberdirler.
Yakînin başlangıcı, perde aralanması berzâhı, iki adım ötesi mükâşefe -kalbin ilâhî tecellîlerle doygunluğa ulaşıp, şüphe, tereddüt ve bütün kuşkulara kapanması ki; bu noktaya ulaşanlardan bazıları: "Perde açılsa yakînim ziyâdeleşmez" [2] demişlerdir- eşyânın hakîkatını renkler ve keyfiyetler üstü tüllendiği bu iklimden iki soluk sonra da müşâhede -gözle görülmemişler, kulakla işitilmemişler ve insan tasavvurlarını aşan mevhibeler âleminde seyahat- ufkudur.
[2] Aliyyü’l Kârî, Esrâru’l-Merfua, s. 286.
- tarihinde hazırlandı.