Süleymaniye Camiinin İçi
Camiin içine girince, ilk defa, görkemli dört fil ayağı üzerinde yükselen muhteşem bir kubbe göze çarpar.. ve onu İslâm’ın remzi olan beş küçük kubbe çevreler. Zannediyorum bu konumda ana kubbenin diğer beş kubbeye inzimâmıyla ortaya çıkan altı rakamı, iman esaslarını hatırlatır; ayrıca, büyük kubbe, İslâm’ın en temel rüknü olan tevhidi minarelere ulaştırıp ilân ederken, beş küçük kubbe de onu kucaklar, ona destek olur ve onun varlığının birer gölgesi gibi ona sımsıkı tutunurlar.
Camiin bir diğer büyüleyici yanı da, günün değişik saatlerinde değişik pencerelerden içeriye yayılan ışık hüzmeleridir. Evet tam yedi kat üzere tanzim edilmiş ikiyüz dokuz pencereden her zaman camiin içine ışık akar gelir.. bu renkli camlardan sızıp içeriye dökülen ışıklar, insanda ne romantik düşünceler ne romantik düşünceler uyarır. Şayet, daha sonra ilâve edilen bir kısım nesepsiz nakışların tedâî ettirdiği münasebetsizlikler olmasaydı, kim bilir ruhlarımız daha neler neler hissederdi! Evet,
"Mabedin cephe cidarındaki loş pencereler,
Güneşin sırtına bir ince tül atmış, esmer,
Mütemâdî sağıyor dahile bir gölgeli nûr"
Mehmet Akif
- tarihinde hazırlandı.