Bekâ ve Maiyet-i İlahiye

Böylece her sâlik, zevken ve hâlen kendi fiillerinde fâni olmakla Hakk'ın ef'âlinde yeni bir vücûd ve bekâya açılır. Kendi sıfatlarında fâniliği duymakla Hak sıfatlarındaki bekâyı zevkeder. Kendi zâtını unutmakla da -unutma hususu farklı yorumlara açık bir konudur- Hakk'ın vücûdunun ziyâsıyla yer yer fark, zaman zaman da cem' mülâhazalarıyla yeni bir varlığa erer ki, böyle bir mertebeye erişen talihli sâlikin önünde, istidadının ölçüsü nisbetinde sadece "maiyyet-i ilâhiyye" kalmıştır ki, o da bekâ billah kahramanının ulaşacağı en son zirvedir. Böyle bir makama mazhariyet beraberinde bazen hayret, bazen sekr ve dehşet getirir. Câmi bu hayreti, şu sözleriyle çok güzel ifade eder:

"Aşk neyzensiz, biz de neysiz değiliz. O bir lâhza bizsiz, biz de onsuz olamayız. Ney ki her zaman nâmesini süsler; hakikatte ise nâmenin süsü de neyzenin soluklarındandır."

Bir başkası ise, böyle bir hayreti ve hayret üstü dehşeti şöyle dile getirir:

"Dîdemin envarı Hû'dur, aklımın fermanı Hû.
Dilimin ezkârı Hû'dur, nâlemin efgânı Hû.
Gönlümün seyrânı Hû'dur, cânımın cânânı Hû.
Sırrımın esrârı Hû'dur, mihrimin tâbânı Hû.

Âşık-ı sermest olanlar Hû iledir Hû ile,
Savmı Hû'dur, iydi Hû'dur, zühd ile erkânı Hû.
Nakd-i vârın harç kılmış yoluna dildarının,
Vaslı Hû'dur, faslı Hû'dur, dert ile dermanı Hû."

Öyle ki, artık hep O'nu duyar, O'nu düşünür, O'nunla oturur-kalkar, O'nunla işler, O'nunla başlar, O'nun cezbiyle müncezib kendini vahdet çağlayanlarına salar ve irâdî, gayri irâdî hep O'nun hoşnutluğu etrafında döner durur.. dönüp dururken de sürekli O'nun şuaât-ı ilim ve vücûdunun ağyârı ifnâ, yârânı ibkâ tecellileri karşısında "Yâ Hayy" der kendini hisseder gibi olur, "Yâ Hak" der O'nun ziyâ-yı vücûdu karşısında erir gider.

Pin It
  • tarihinde hazırlandı.
Telif Hakkı © 2024 Fethullah Gülen Web Sitesi. Blue Dome Press. Bu sitedeki materyallerin her hakkı mahfuzdur.
fgulen.com, Fethullah Gülen Hocaefendi'nin resmî sitesidir.