İrade ve Şe’ni Rububiyet

İrade-imtihan münasebeti açısından meselenin bir diğer buudu da şudur: Bizim kendimize ait vazifeleri yapıp katiyen şe'n-i Rububiyet'in gereğine karışmamamız gerekir. Evet, bu da yine bir irade meselesidir. Zira bizim, Allah'ın yapacağı şeylere talip olmamız, irademizi aşan bir mevzûdur. Kaldı ki gücümüzü, takatimizi aşan şeylere talep, neticede bizim ye'se düşmemize ve imtihanı kaybetmemize de sebep olabilir. Onun için buna da, yine Üstad'ın eserlerinde verdiği ölçüler içinde bakmalıyız. Bediüzzaman'ın ifadeleri içinde; harbe giderken vezirleri Celâleddîn Harzemşah'a demişler: "Sen muzaffer olacaksın", o da onlara: "Ben Allah'ın emriyle cihad etmekle mükellefim. Galip veya mağlub etmek Allah'ın vazifesidir" diye cevap vermiş. Aslında buna "vazife" demeli mi, dememeli mi çok bilemiyorum? Ama başta Üstad olmak üzere, bu kelimeyi, Allah hakkında birçok kelâm uleması kullanmıştır. Belki mukabelenin bahis mevzuu edildiği bir yerde "Allah'ın vazifesi" demekte şer'î bir mahzur olmayabilir. Ancak ben yine de, Cenab-ı Hakk'a ait noktada, "şe'n-i Rububiyet" demeyi tercih ediyorum. O büyük Üstad ve diğerleri beni affetsinler!

Evet, bu ülkede yakın geçmiş itibariyle Mehmed Akif, Süleyman Nazif gibi insanlar hep ümitsizliğe düşmüşlerdir. Necip Fazıl'ın tabiri ile "milletin künde künde üstüne" yediği o dönemde, bu devâsâ kâmetleri ümitsizliğe iten herhalde bahsini ettiğimiz meseleyi bütünüyle kavrayamamaları olsa gerek..

Pin It
  • tarihinde hazırlandı.
Telif Hakkı © 2025 Fethullah Gülen Web Sitesi. Blue Dome Press. Bu sitedeki materyallerin her hakkı mahfuzdur.
fgulen.com, Fethullah Gülen Hocaefendi'nin resmî sitesidir.