Fena Fillah Mertebelerini Aşan Hak Yolcusunun Özellikleri
Hak yolcusu, bir bir bu fenâ mertebelerini aşıp da tam bir "fenâ fillah" kahramanı haline gelince, artık her ufukta ona "bekâ billah" renkleri tüllenmeye başlar. Böyle bir sâlik, her an karşısına çıkan ayrı bir "lâ"yı aşar ve her lâhza ayrı bir " "ya ulaşır. Ona, yürüdüğü bu yolda adımlarını biraz daha açması ve tecelli sağanaklarının da inkıtâsız devamı sayesinde, Rubûbiyet-i külliye ve Kayyûmiyet-i tâmme perdesiz, hicapsız zuhura başlar ve bir an gelir ki, vicdânî bir duyuş ve sezişle, O'nun tahtının her şeyi kapladığını duyar ve O'na tam yönelmenin şekillerinden tevbe, inabe ve evbe merdivenleriyle yükselerek O'nun ulûhiyetinin herkese açık nurlarına gömülür; gömülür ve ibadetlerinde olağanüstü bir mehâfet ve mehâbet zevkine müstağrak olur.. Allah beyanını şeker şerbet lezzeti içinde dinleme iştiyakına erer.. kendini bazen mehâfetin temkin iklimlerinde, bazen mehâbetin teyakkuz yamaçlarında, bazen de rahmetin her şeyi aşkın ummânlarında hissederek havf u recâyı, hüzn ü sürûru aynı anda birden yaşar ve bir daha da o kapıdan ayrılmamaya çalışır.. artık o her tasavvuru, her düşüncesi, her sesi, her soluğuyla kendini O'na ifade ederek tam bir "va’bud Rabbeke hattâ ye’tiyeke’l-yakîn (Sana ölüm gelip çatıncaya dek Rabbine ibadet et" (Hicr, 99) kahramanı haline gelir ve bir "hel min mezîd" (Kaf, 30) yolcusu olarak hiç durmadan ilerler; ilerler; zira bilir ki, o durduğu zaman yol da biter, yolculuk da, hedefe ulaşma gayesi de.. çünkü bu yolculuk Nâmütenâhi'yedir.. burada böyle bitmeyen bir cehd ü gayret, ötede değişik tecellilere mazhariyet şeklinde hep devam edip gidecek demektir.
- tarihinde hazırlandı.