İstikametli Yaşamak ve Peygamber Efendimiz (sav)

İstikâmet, tabiat mertebesinde mükellefiyetleri edâya, benlik mertebesinde hakîkat-ı şeriata, ruh mertebesinde marifete, sır mertebesinde de ruh-i şeriata riâyetle yaşanır ve temsil edilir. Bu mertebeleri bihakkın görüp gözetmenin ne kadar güç olduğunu anlatması bakımından, en büyük ruh ve mânâ insanının: "Hûd suresi ve benzerleri iflahımı kesip beni yaşlandırdı" [1] sözü ki "Emrolunduğun gibi dosdoğru ol" (Hûd/112) âyetine işâret buyuruyorlardı- ne mânidardır!

Zâten O’nun, duygu, düşünce ve davranışları da hep istikâmet edâlı değil miydi.? Ve huzuru ruhefzâlarına kurtuluş ve ebedî saadete eriş beklentileriyle sığınan bir sahâbiye: "Allah’a iman ettim de, sonra da dosdoğru ol" [2] diyerek, iki cümlelik "cevâmiu’l-kelim" ile, bütün itikâdî ve amelî esasları ihtiva eden istikâmeti hatırlatmıyor muydu?

[1] Tirmizî, Tefsiru'l-Kur'ân, 57, Heysemî, Mecmau'z-Zevâid, 7/37.
[2] Müslim, İman, 62; Müsned, 3/413, 4/385.

Pin It
  • tarihinde hazırlandı.
Telif Hakkı © 2025 Fethullah Gülen Web Sitesi. Blue Dome Press. Bu sitedeki materyallerin her hakkı mahfuzdur.
fgulen.com, Fethullah Gülen Hocaefendi'nin resmî sitesidir.