İslamî İlimlerin Birbirini Tamamlaması
Aslında her iki tarafın maksadı da, ilâhî emir ve yasaklara riâyet ederek Allah'a ulaşmaktı ama, yol muvâzenesi şer'î ölçülere göre kurulamadığından, ifratlara, tefritlere girilmiş ve şimdilerde var gibi gördüğümüz ayrılıklara sebebiyet verilmişti. Oysaki, temelde herhangi bir ayrılık sebebi söz konusu olmadığı gibi, dînin böyle ayrı ayrı ünitelerinin müstakillen tedvin ve temsili de ayrılık demek değildi. Fıkıh ilminin ibadet ve muâmelelere ait hükümlerle meşgul olması, yani insanın fikrî ve amelî davranışlarını zabt u rapt altına alıp düzenlemesine mukabil; tasavvufun, ruhu terbiye, kalbi tasfiye, nefsi tezkiye etme çizgisinde, insan hayatını, kalb ve ruh seviyesine yükseltme gayretleri katiyen ayrılık değildir. Ayrılık olması bir yana, bunlardan her biri, şeriatın önemli bir cephesini ikame etmeyi üzerine almış bir üniversitenin fakülteleri hükmündedir. Öyle fakülteler ki, üniversite mâhiyetindeki küllün tamam olması biraz da onların tamamiyetine bağlıdır. Zaten bunlardan biri, insanın nasıl ibadet edeceğini, ibadet için nasıl temizleneceğini, namazı nasıl kılacağını, orucu nasıl tutacağını, zekatı nasıl vereceğini, muâmelelerinde hangi esaslara uyacağını anlatıyor; diğeri ise, daha çok, bütün ibadet ü taat ve muâmelâtın, kalp ve ruhla alâkası üzerinde duruyor, şeklî insaniyetten sîret ve manâdaki insaniyete sıçrama yollarını araştırıyor ve insan-ı kâmil olmaya giden yolları salıklıyordu. Bu itibarla da hiçbir cephenin ihmale tahammülü yoktu...
- tarihinde hazırlandı.