İdeal İnsan ve Doğruluk
O, hep Hak rızâsı ve doğruluk peşindedir. Ne bedeni adına hakk-ı temettu, ne de ruhu hesabına keramet ve hârikalara mazhariyet onun bakışını bulandıramaz. Allah'a kulluğu en büyük değer sayar ve bu değerler ölçüsü içinde en küçük kulları dahi kendinden yüce bilir ve onları başına tâc yapar. Onlardan gelebilecek sertlik, huşûnet ve hazımsızlık ateşlerini basar sînesinde söndürür.. ve edeb-erkân bilmeyenlere, kötülüklerin, iyiliklerle nasıl savulabileceği yolunu gösterir. Onun bu yumuşaklardan yumuşak ikliminde, yıldırımlar, şimşekler ışık içinde doğar, ışık içinde gelişir ve gözlere gönüllere ziyâ olur gider.. onun aydınlık atmosferinde her an ayrı bir Nemrud'dan ateş "berd-u selâm" olur da haşin ve hırçın ruhlara ülfet ve ünsiyet üfler.
Öyle zannediyorum ki, bizler bir kısmımız itibariyle henüz bu seviyeyi yakalayamadık.. ve yakalayamadığımız için de kötülükleri iyilikle savmasını bilemiyor, sertliklere sertlikle, kine, öfkeye öfkeyle mukâbele ediyor, heva ve heveslerimizi fikir sanarak sürekli aldanıyor ve İslâm uğrundaki mücadelemize hislerimizi karıştırıyor ve böylece kazanma kuşağını tutmuş olmamıza rağmen çok defa kaybediyoruz.
Eğer İslâm'ın zâtî güzellik ve câzibesi, Kur'ân’ın da gönüllere hayat üfleyen o altın nefesi olmasaydı, bizim bugünkü eksik ve kusurlu temsilimizle, yüce davâ ve mukaddes emanet hâlihazırdaki noktaya ulaşması dahi mümkün değildi...
- tarihinde hazırlandı.