Toprak İlahi Tecellilerin Bir Aynası

Yaratılış itibariyle her zaman, hava ile omuz omuza, su ile sarmaş-dolaş toprak; memuriyetinin gereği ovaları-obaları, bağları-bahçeleri, gümüşten ırmakları ve altın çayırlarıyla hep bir anne gibi üzerimize titremiş, hatalarımızı bir baba mukavemetiyle göğüslemiş ve bir dönemde yitirdiğimiz cennet mülâhazalarını gönüllerimizde sürekli diri tutabilmiş en sıcak, en vefalı, en candan öyle bir hayat kaynağıdır ki; onun o ciddi vefa tavrıyla emrimize âmâde bir vazifeli olduğunu göremeyenler, onda olduğunun üstünde bir kısım büyüler, sırlar vehmederek, tıpkı Ganj Havzası insanının, Ganj Nehri’ni takdis etmeleri, Amazon halkının, Amazon’u kutsal saymaları ve bir kısım Kanada yerlilerinin Niagara’ya bazı ilâhî vasıflar yakıştırmaları gibi, ona da yaratıcı bir güç nazarıyla bakmışlardır.

Oysa ki, küre-i arz da, toprak tabakası da sırf ilâhi tecellilerin bir aynası ve bizim onda temâşâ ettiğimiz harikulâdelikler de böyle bir aynada tecessüm eden ilâhi varitlerdir. Bu önemli hususu Bediüzzaman’ın yaklaşımıyla şöyle özetlemek mümkündür: Yerküre âlemin kalbi olduğu gibi, toprak unsuru da arzın kalbidir. Tevâzu ve mahviyet gibi insanı en yüce hedefe ulaştıran yolların remzi topraktır. Hatta toprak, en yüksek göklerden o gökleri Yaratan’a daha kestirme bir yoldur; zira toprak kâinatta Cenâb-ı Hakk’ın rubûbiyetinin tezahürüne, sonsuz kudretinin baş döndüren faaliyetlerine ve Hayy u Kayyûm (hayatı veren ve onu devam ettiren) isimlerinin tecellilerine en uygun, en müsait bir zemindir. Cenâb-ı Hakk’ın rahmet arşı su üzerinde olduğu gibi, hayat ve ihyâ (hayatı verme) arşı da toprak üstündedir.. ve toprak her türlü ilâhi tecelliye en parlak, en şeffaf bir aynadır.

Evet, kesif (şeffaf olmayan) bir şeyin aynası ne kadar lâtif olursa, üstündeki suretleri o kadar açık gösterir. Nûrâni ve lâtif bir şeyin aynası da ne kadar kesif olursa o ölçüde ilâhi isimlerin cilvelerini daha parlak aksettirir.. meselâ; havada güneşin sadece zayıf bir ziyâsı görünür; su aynasında ise, daha parlak bir yansıma söz konusudur.. toprağa gelince, onda ziya ile beraber, güneşin yedi rengi de temâşâ edilir.

Toprak bu engin muhteva ve zenginliğine rağmen, hep tevâzu ve mahviyetin remzi olmuş ve hep dudaklarını ayaklarımızda gezdiregelmiştir. Ruhunda toprağın bu mahviyet ve tevâzuunu duyup da baş ve ayaklarını aynı noktada bir araya getirerek halka hâline gelenlerin o, her zaman alınlarından öper ve onların ruhlarına Hakk’a yakınlığın sırlarını duyurur.. duyurur ve gönlünü gül bahçesine çevirmek isteyenlere Toprak ol toprak ki gül bitiresin; zira topraktan başkasının gül bitirmesi söz konusu değildir mazmununu fısıldar.

Yeni bir nefesin gelip ruhlarımızı saracağı; ağacın, insanın, toprağın, suyun, yerin, göğün akıp gönüllerimize dolacağı; dolup yeni bir şeb-i arusa ereceği günlerin yakın olduğu ümidiyle...

Pin It
  • tarihinde hazırlandı.
Telif Hakkı © 2025 Fethullah Gülen Web Sitesi. Blue Dome Press. Bu sitedeki materyallerin her hakkı mahfuzdur.
fgulen.com, Fethullah Gülen Hocaefendi'nin resmî sitesidir.