Tasavvufta Çile

Daha çok dervişlerin, tekye ve zaviyelerinin tenha bir köşesinde veya evlerinin âsûde bir hücresinde çekmeğe çalıştıkları çile; riyazet mülâhazasının hatırlattığı hususları çağrıştıran, hattâ bazı yanları itibarıyla onun fonksiyonlarını edâya vesîle olan bir Hakk'a kurbet hamlesi veya aktif bir vuslat beklentisidir. Asgarîsi kırk gün olması itibarıyla, kelimeyi Farsça aslına ircâ ederek "çile" dedikleri gibi, bazen de o kelimenin Arapça karşılığıyla "erbaîn" de demişlerdir. Kırk demek olan erbaîn, tam kırk gün demek değildir; bazen gün, bazen hafta, bazen ay, bazen de senelerce sürebilir.. bazen derviş, bütün bütün cismaniyetten sıyrılıp çıkmak ve nefs-i hayvânîsini aşabilmek için ömür boyu bile çile çıkarabilir; çile ile oturur-kalkar.. kapılarını sürekli ızdıraba açık tutar.. dahası, Hakk yolunda katlanılan şeyleri sevgilinin armağanı olarak kabul eder.. dertler, sıkıntılar, kederler ağırlaştıkça o, hayatı daha bir sever.. yaşadığını duyuyor olma neşvesi içinde musîbetleri hoşâmedî ile karşılar ve Allah için başa gelen her şeyi aziz bir müsafir gibi selâmlar; hattâ bazı gönül erleri, onu belâ şeklinde insana ihsan edilmiş bir nimet kabul ederek, "hel min mezîd" deyip, artırılmasını bile istedikleri olur. Fuzûlî, Mecnûn'u konuşturma sadedinde bu konudaki düşüncelerini şöyle ifade eder:

Az eyleme inayetini ehl-i derdden,
Yani ki, çok belâlara kıl müptelâ beni.

Mevlânâ, ızdırap ve çileleri, her sabah kapımızı çalan bir müsafire benzetir ve bu aziz müsafirin i'zaz edilmesi gerektiğini vurgular:

"Her an aziz bir müsafir gibi gönlüne bir tasa, bir keder gelir çatar... Eğer sana bir gam elçisi gelirse, onu bir dost gibi karşıla, kucakla; zaten o da sana yabancı değil; yani, arada bir âşinalık var."

Mevlânâ'nın bu düşüncelerine İbrahim Hakkı, çağının ifade urbasını giydirerek, şöyle seslendirir:

"Gelir çûn kalbine hüzün, elem, gam;
Çek onu sen, sana bil âşina hoş.
Nüzûl eyler kalbe havâtır Hakk'dan,
Kabul et cümleyi, de: Merhaba hoş!

Müsafirdir gam, et izzet ona kim,
Gide senden Hudâ'ya her belâ hoş..
... Cefâdan kaçma, nâmerd olma Hakkı,
Cefâdan merd-i Hakk bulmuş safâ hoş."

Eşrefoğlu Rûmî ise, zehirin şeker-şerbet kabul edilmesini salıklar ve:
"Eşrefoğlu Rûmî, yari sevenlerin budur kârı,
Ol dost için ağuları şeker gibi yutmak gerek."

der.

Pin It
  • tarihinde hazırlandı.
Telif Hakkı © 2025 Fethullah Gülen Web Sitesi. Blue Dome Press. Bu sitedeki materyallerin her hakkı mahfuzdur.
fgulen.com, Fethullah Gülen Hocaefendi'nin resmî sitesidir.