Dostluk Duygularının Tahrip Olması
Evet bizler, bazılarımız itibarıyla bir hayli zamandan beri, her şeyi bırakarak, aramızdaki kardeşlik ve dostluk duygusunu tahribe yöneldik.. gözümüz o kadar dönmüştü ki, kendi kendimize kıydığımızı hiç mi hiç fark edemiyor; dahası bütün duygu, düşünce ve davranışlarımızı götürüp düşmanlığa bağlıyorduk. Artık, hep onunla oturup kalkıyor ve sürekli düşmanlık solukluyorduk.. oysaki, kardeşliğe, dostluğa ne kadar ihtiyacımız vardı..! Vardı ama, bir türlü onu gerçekleştiremiyorduk. Keşke gerçekleştirebilseydik..! Ama ne gezer" Eğer bugüne kadar millet fertleri arasında böyle bir kardeşlik ve dostluk tesis edebilmiş olsaydık, bugün karşımızda bulunan o dağlar cesametindeki problemleri bir hamlede aşacak ve sesimizi tâ yıldızlara duyuracaktık. Ama yapamadık veya yaptırmadılar; yaptırmadı ve bizi birbirimizin kurdu haline getirerek sürekli vuruşturdular ve hemen herkese, her fikre karşı çıkan birer çağzede durumuna düşürdüler. Bugün, bazılarımız itibarıyla herkese ve her düşünceye karşı tavır alıyor, bizim gibi düşünmeyen hemen herkesi karalıyor ve bu gidişle bir gün yapayalnız kalacağımızı ve kendi boşluklarımızın tutsakları haline geleceğimizi hiç mi hiç düşünmüyoruz, düşünmüyor ve geleceğin muhtemel cennetlerini cehennemlere çeviriyoruz. Halbuki azimlerimize, ümitlerimize esas teşkil edecek ne kadar da çok sebep ve sâik var..! Demek ki bazılarımız, akılları, muhakemeleri hislerine yenik düştüğünden, duygu dünyalarında hep çelişki yaşıyor ve temel düşüncelerinde sürekli krizlere takılıyorlar. Doğrusu, düşünce ve davranışları itibarıyla birbirini yıkmaya planlanmış böyleleri, aynı toprağın çocukları olsalar da, katiyen sıhhatli bir millet haline gelemezler; gelemez ve "teâruzların, tesâkutların (iç çelişkiler ve dökülüp dağılmalar)" ağında esir olarak yaşar ve esir olarak ölür giderler.
- tarihinde hazırlandı.