Havf Erbabının Davranışları
Havf erbabı bazen sızlar, bazen ağlar ve gözyaşlarını ceyhun ederek günde birkaç defa hususiyle de yalnızlık zamanlarında gözyaşlarıyla "bu’d" ateşlerini söndürür ve bu’dlar bu’du cehennem üzerine yürür. Zira: "Allah korkusundan ağlayan birinin, sağılmış sütün yeniden memeye dönmesi muhaliyeti gibi cehenneme girmesi mümkün değildir" [3] fehvâsınca, cehennem ateşini söndüren en tesirli iksir gözyaşlarıdır. Bazen de, hem yaptıklarını hem de yapmadıklarını sürekli birbirine karıştırır; yaptıklarının "hüdâî" olmayıp da "hevâî" olduklarından, yapmadıklarının ise bütün bütün şeytânî olmasından, irkilir, devamlı hüzünle yutkunur.. ve isabetli karar verebilirse doğrulur O’na ilticâ eder. Bunlardan birinci şıktakiler: "Rabbilerinin huzuruna döneceklerinden ötürü, yürekleri çarparak vereceklerini verirler" (Mü’minûn/60) mealindeki âyet münasebetiyle, Aişe Validemiz’den nakledilen şu vakayı misâl olarak gösterebiliriz: Validemiz buyurur ki: "Bu âyet nâzil olunca ‘âyette zikredilenler, zina etme, hırsızlık yapma, içki içme gibi haramları irtikap edenler midir?" diye Rasûlullah’a sordum. İnsanlığın İftihar Tablosu Seyyid’ül-Ma’sûmîn: "Hayır ya Aişe, âyette anlatılmak istenen, namaz kılıp, oruç tutup sadaka verdiği halde, kabul olup olmaması endişesiyle tir tir titreyenlerdir, buyurdular." [4] Birinci kategoride zikredilenlere "düz mü’minler" diyeceksek ikincilerine "derin mü’minler" veya "kamil insanlar" demek uygun olur zannederim.
Ebû Süleyman-ı Dârânî: "Kulun, havf ve recâ arası bir yol tutup gitmesi esas olmakla beraber, her zaman kalbin korku ve saygıyla atması daha emin bir yoldur" [5] der. Aynı düşünceyi paylaşan Şeyh Galip ise havf mevzuundaki hislerini şu müstesna mısrasıyla âdetâ hülâsa eder:
Bin havf ile ceşm-i cânı bâzet!
[4] Tirmizî Tefsirü'l-Kur'ân, 24.
[5[ Kuşeyrî, er-Risâletü'l-Kuşeyriyye, s. 128.
- tarihinde hazırlandı.