İnananlar Açısından Bayramlar
Doğrusu inanan gönüllerin, bayramları yaşarken, tam olarak neler hissettiklerini, neler duyup neler düşündüklerini anlayıp söylemek mümkün değildir. Zira hayatın, ukbâ tecellileri içinde temiz sînelere boşalttığı hissi, zevki anlamak için en az o sîneler kadar bu gizli esintileri duyup yaşamak şarttır.
Bayramlarda müminlerin, lâhûtîleşen dengeli hareketlerinde, vakarla tüllenen davranışlarında, mânâlı derin bakışlarında, vefâlı ve samîmiyet tüten sözlerinde hep cennet muhâverelerindeki o büyülü üslup sezilir. Evet, vazife ve sorumluluklarını yerine getirerek bayram zevkine ve bayram duygusuna uyanmış bu insanlar, öyle bir olgunluk ve enginlik sergilerler ki, her zaman bakışlarında lâhûtî bir derinlik, hareketlerinde büyüleyen bir ciddiyet, sükûtlarında ürperten bir verâîlik ve tebessümlerinde de sımsıcak bir letâfet tüllenir durur. Hemen herkes derecesine göre bayramın bu sihrinden nasîbini almıştır ve her inanmış çehrede bunu görüp duymak da mümkündür. Mümkündür zira çoğu okumamış ve ciddî bir terbiyeden de geçmemiş bu insanlar, tekyenin, zâviyenin, mektebin, medresenin bütün vâridât ve müktesebâtını temsil ediyor gibi her zaman bir zenginlik sergiler ve bir rûhânî derinlikle oturur-kalkarlar. Bunların çoğu o kadar râbıtalı, o kadar îtinâlı ve o kadar yürektendirler ki, sanki bunlar sıradan birer insan değil de, her biri şanlı geçmişimizin bütün değerlerini taşıyan, tartan hassas birer terâzi ve asırlar boyu toplanıp biraraya gelmiş bir dünya hazînesinin billurdan canlı mahfazaları gibidirler. Onların davranış ve tavırlarında, üslup ve edâlarında cennet meyvelerinin lezzetini, firdevs yamaçlarının sükûnetini, Allah cemâlini müşâhedenin halâvetini duyuyor gibi oluruz. Onların her şeye derin bir alâka ile konup kalkan bakışları, her meselede sağlam düşünce yapıları, ruhlarının derinliklerinde hâlâ hayâtiyetini devam ettiren bir mânâ kökünün var olduğunu gösterir.. gösterir ve gönüllerimize geçmişin gururunu, geleceğin de ümîdini fısıldar. Bu insanların hepsi, tevâzu ile onurun, mahviyet ile izzetin, emniyet ile hüznün, neşeyle temkinin halitası bir ruh hâletini paylaşır ve başka milletlerde görülmedik bir mükemmeliyet ortaya korlar. Bunların umûmî görünümlerinde hem ebedî bir millet olmanın gizli renkleri hem de Kur’ân’a uyanmış, Kur’ân dinlemiş olgun ruhların vakar ve ciddiyeti nümâyândır. Bunları bazılarımız hissetmesek bile, bu böyledir ve her zaman onların bakışlarından akıp ruhlarımıza dökülmekte ve sözsüz, bestesiz bir enstrümandan yükselen nağmeler gibi rûhumuzun derinliklerinde yankılanmaktadır.
- tarihinde hazırlandı.