Seyr-u Sülukun Bölümleri
Ayrıca, "seyr u sülûk"la doğrudan doğruya alâkalı olmasa da, ilâhî tecelliler açısından ihtiva ettiği mânâlar itibarıyla, bu ruhanî yolculuğun değişik buudları sayılan şu hususu hatırlatmakta da yarar görüyoruz:
İlâhî tecelliler ve sâlikin bu tecellilere mazhariyeti açısından "seyr" iki şekilde mütâlâa edilegelmiştir; seyr-i nüzûlî ve seyr-i urûcî.
Seyr-i nüzûlî: Mukayyed ve mümkün olan varlığın zuhur etmesi için, mutlak ve vacib olan vücudun tecelli ve feyiz ifâzası mânâsına bir seyirdir ki, küllî dairede Vâhidiyet-i Hakk'ın, cüz'î dairede de Hazreti Ehadiyet'in "bî kem u keyf" kesret ufkuna nüzûlünden ibarettir. Buna, Vacib'in imkan mertebelerine, Mutlak'ın mukayyed dairelerine doğru bir inbisât-ı tecelli ile inkişaf ve zuhuru da diyebiliriz. Bu seyir, taayyün-i evvelden, "Allah'ın ilk yarattığı Benim nurumdur" (el-Aclûnî, Keşfu'l-Hafâ 1/265) mertebesine, ondan da topyekün kâinat ve insan mertebelerine kadar temâdî eden bir tecellidir.
Seyr-i urûcî ise; varlık ağacının en câmi meyvesi olan insanın, upuzun bir seyr u sülûk-i ruhaniyle yeniden irade, his, şuur ve latife-i Rabbaniye uğrunda mebde'ine ve merciine yönelerek, Hazreti Vacibü'l-Vücud'un ziyâ-i vücudunda beden ve cismanî arzuları itibarıyla tamamen muzmahil olmasıdır ki; işte biz burada, mebde'den müntehâya, "seyr" unvanıyla dört mertebede bu ruhanî yolculuğu tahlil etmeye çalışacağız:
- tarihinde hazırlandı.