Kâb-ı Kavseyni Tabirinin İzahı
Bu, bir urûc semeresidir; asliyet ve külliyet plânında varlığı hilkatin gayesi Zât'a (sav) ait bir hususiyet, zılliyet ve cüz'iyet plânında da, derecelerine göre O'nun mişkât-i nübüvveti altında yolculuk yapan seyr-i rûhânî erbabına bir fazl-ı ilâhîdir. Urûc; madde-i asliyesi taş, toprak, çamur, balçık, hava, su.. veya daha küçük element ve parçacıklardan ibaret olan insanın, "insan-ı kâmil" olma yolunda iman, amel-i salih, ihlâs ve Hakk'a tahsîs-i nazar etme gibi hususlarla, varlığını teşkil eden cevherlerin kesif hususiyetlerinden sıyrılarak; diğer bir ifade ile, beden ve cismaniyet mahbesinden çıkıp, kalb ve ruhun hayat ufuklarında ısrarlı seyahatlerde bulunmak suretiyle, ayrılığı ve uzaklığı kendisine ait bir vahşet ve yalnızlıktan kurtulup, "üns billâh" ufkuna ulaşması demektir ki, daha önce O'ndan geldiği gibi -buna 'mebde' de denir- yeniden O'na rücû etmesinin -buna da 'mead' denir- unvanıdır. Mebde'den meada böyle bir hareket-i devriyede iki kavsin bir noktada birleşmesi gibi bir resim söz konusu olduğundan ve bu hareket bir daireye benzediğinden, nihayeti itibarıyla buna "kâb-ı kavseyn" denmiştir.
- tarihinde hazırlandı.