Sanayi İnkılabının İçtimai ve Ahlaki Neticeleri
Bu hususlar, ne ilk hâlleri, ne de acıklı ve ızdıraplı neticeleriyle bizim dünyamızın görüp bildiği şeyler değildi. Bunlar, hemen bütünüyle ilk defa, hak mefhumunun bilinmediği, hürriyet anlayışının su-i istimâl edildiği, batı toplumu içinde belirdi. Sonra da "sanâyi inkılâbı" ve gelişen teknolojinin vesâyâsı altında, dünyanın her tarafına yayıldı. Henüz gelişmemiş ülkelerin, ilme ve tekniğe duydukları aşırı sevgi ve alâka sayesinde, hemen her yerde hüsn-ü kabûl ve misafirperverlik gördü. Böylece, ilim ve teknolojiye gösterilen iştiyak, gidip, berbat bir "açık kapı" siyasetine incirar etti. Artık, parola sorulmadan, millî bünyeye uyup uymadığına bakılmadan, her şey içeriye alınıyor, her şeye evet deniyordu; tabii, daha çok da içtimaî bünyeye zararlı olan şeylere... Böyle bir devreden sonradır ki; bu ülkenin insanı, Bavyera çılgınlığı ve Anglosakson ahlâkıyla, aldatan aldatana, ezen ezene... Kuvvet, tek söz kesen; hürriyet dillerde pelesenk ve her mefsedetin dayanağı!..
Bu yeni felsefeye göre, tüccar, malını istediği fiyata satmada; ihtikârcı, mevsim kollayıp mal stok etmede; bir kısım kimseler, atalarının fâtihler olarak gittikleri ülkelere, bilmem hangi maksat ve gaye için gitmede; her gün biraz daha azgınlaşan ve şirâzeden çıkan neşriyat, hem de irfan adına, "lâ-ahlâkiliği" en ücra yerlere kadar götürmede; göze, kulağa hitap eden "yayın organları"yla, düşünce istikameti, din, dil tezyif edilmede; mektep çağındaki gençler, her türlü yüksek duygu ve millî değerleri ezip geçerek "kargaşa"ya pey çekmede; dînî his ve düşünceyi istismar edenler, her mırıldanışlarına karşılık, halktan bir şeyler beklemede ve bir şeyler cerretmede hürdürler ve böyle davranmakta da hem haklı, hem de akıllıdırlar! Âh, bütün melânetlere geçit veren hürriyet, sen ne zâlimsin!..
- tarihinde hazırlandı.