İnsanın Kendini Bilmesi
Sokrates’in medresesinin alnına yazılı olduğu söylenen.. ve kendisinin de sık sık tekrar ettiği: "Ey insan kendini bil!" dünya kadar hikmete açık ilim yuvalarında bir bayrak gibi tüllendikten sonra, seyrini bizim tasavvuf mekteplerimizde sürdüren, sürdürürken de, lahut buutlu az bir değişiklikle:"Kendi benliğinin sırlarını kavrayan Rabbini de bilmiştir" şeklini alan bu ulu söz, bilmem kaç kadirşinas yorumcu ve kaç seviyeli temsilciye rastlamıştır..? Ben sayılarının çok fazla olacağına ihtimal veremiyorum.
Kendinden habersiz kendine yetmezlerin ve kendini keşfedememiş dar ufukların, başkalarını ve başka şeyleri bilmeleri imkânsız; onlar hakkındaki hükümleri de sathî ve tutarsızdır. Bir baştan bir başa küre-i arzın temaşası, dağların mehip ve vakur konumları, nehirlerin ebediyet duygusuyla inleyen çağıltıları, semanın her gün ayrı bir donanma gecesi gibi insanın rikkatine dokunan, onu büyüleyen en sehhâr, en baş döndürücü armonilerden daha sihirli ışık ve derinlikleri.. sonra bütün bu tenteneli perdeler arkasında sürekli bize ışıyıp duran ve vicdanlarımıza gamze çakan sonsuzluk televvünleri, gerçek manâ ve değerlerini ancak insanın derûnundaki marifet prizmasından geçirilmek suretiyle elde edebilirler. Yoksa, levh-i mahfuz tezgâhında dokunmuş şu her biri birer mücessem lafız ve manidar kelimeler mecmuası olan topyekün varlığın bir manâ ifade etmesi şöyle dursun onun kaostan farkı kalmaz.
- tarihinde hazırlandı.