Milletimize Verilen Değer
Dünyanın en güzel coğrafyalarından biri olan bu altın kuşak ve onun incelerden ince insanına gösterilen alâka, her zaman onun gerçek değerinin pek çok altında olmuştur. Bu dünyanın böyle duyulup değerlendirilmesinde zaruret vardır. Kendimizi ve dünyamızı bu seviyede hissedebildiğimiz takdirde, ona karşı bugüne kadar yapılan aynı vefasızlıkların tekerrür etmeyeceği kanaatindeyim.. öyle zannediyorum ki, dünün olabildiğince mazlum, mağdur, mahrum nesilleri, geleceğin de fikir işçileri, kendi insanlarının ve kendi dünyalarının güzelliklerini, şimdiye kadar duyduklarının kat kat üstünde duyacak, Kudreti Sonsuz'la aralarındaki münasebeti daha bir derinleştirecek ve "tarihî yanılgılar" sürecinde meydana gelmiş bulunan bütün uçurumları aşacak ve bütün olumsuzlukları yenebileceklerdir.
Tamamen kendi kaynaklarımızla beslenmeye yöneldiğimiz o tül pembe günlerde varlığın tadı, kokusu, rengi, şivesi ve ifade ettiği mânâlar, engel tanımaz bir aşkınlık içinde surlardan ve burçlardan taşarak her eve, her köye, her kasabaya, her şehre akacak ve liyâkatlerimiz ölçüsünde yatak odalarımızda dahi bize, kendi şölenlerinin neşvesini yaşatacaklardır.
Geçmişin bir bölümünde milletimizin, değişik baskılar altında gelişme fırsatını bulamayan duyguları, düşünceleri, hayatı yorumlamaları, ebediyet mülâhazaları, kendine has o ledünnî derinliği ile mevsimi gelince yeniden yeşerecek, tomurcuklar gibi açacak ve dünyanın herhangi bir yerinde bulunmayan meyveleriyle herkese gerçek hayatın letâfet ve nefâsetini sunacaklardır. Evet, mevsimi gelince, herkes, var olmanın, yaşamanın, hayatı marifet ufkunda sürdürerek Allah'la münasebetin; O'nu bilip yürekten sevmenin ve ruhânî hazlar zemzemesi içinde bütün acıların, ızdırapların, yeislerin ve inkisarların hakkından gelebilecek ve o parlak kaderini tevekkül ve teslimiyetle düşüne düşüne, içinde ömür sürdürdüğü, âhirete göre dar bir koridor sayılan dünyayı, cennet yamaçlarında seyahat ediyor gibi duyacaktır.
- tarihinde hazırlandı.