İtminan Sahibi İnsanın Özellikleri
Tuma’nîne, insanın sebepler üstü ve vasıtalar ötesi bulunmasının ünvanıdır. Akıl, tabiatüstü seyahatini bu mertebede noktalar.. ruh, bu noktaya ulaşınca dünyâ kaygılarından kurtulur.. his, bu sihirli konakta bütün aradıklarını bulur ve damla iken deryâ olur.
Bu mertebeyi elde etmiş kimsenin ünsü "üns-Billah" şevki "şevk-İlâllah" bekâsı "bekâ-Billah" kelâmı da "maa-Allah"dır. O, kendine aralanan bu panjurdan, kendi sınırlılığı içinde sınırsız görmeye, sınırsız işitmeye ve sınırsız iktidara ulaşır.. ulaşır da, herkesin bocaladığı, şaşkınlığa düştüğü en girift, en karmaşık hâdiseler girdabından dahi bir solukta sıyrılıp çıkar.
Böyle bir ruh, dünyevî telaş ve endişelerden kurtulduğu gibi, herkesin korkup tir tir titrediği ölüm ve ölüm ötesi handikapları da "O senden, sen de O’ndan hoşnut olarak dön Rabbi’ne" (Fecr/28-30) iltifat ve teveccühleriyle gülerek karşılar ve ölümü var olmanın en tatlı, en imrendirici neticesi olarak görür. O, ölümle noktalanan dünyâ hayatından sonra İbni Abbas’ın mezarının başında duyulduğu gibi- her menzilde "irciî ila rabbike radiyeten merziyye" (Fecr/28-30) fermânını işitir, kabir hayatını cennet yamaçlarında geçirir, mahşeri bir hayret ve hayranlık olarak duyar, mizanı bir mehâfet ve mehâbet neşvesi içinde yaşar, köprüyü de mecburi istikamet olduğu için geçer.. geçer ve ruhunda itminâna ermiş gönüllerin karargâhı olan cennete ulaşır.
Böyle bir ruh için dünyâ affa giden yolda hazırlanmış bir Arafat, ondaki zaman, büyük bayram için bir arefe, ukbâ ise bayramlar bayramıdır.
- tarihinde hazırlandı.