Hikmet Açısından İlim ve Amel

Bu açıdan da, ilim ile amele, hikmet gerçeğinin birer parçası, birer derinliği olarak bakmak icap eder ki, o da amel, îmânın bir cüz'ü olmasa da, dînin bir yanı olduğu hakikatini ifade demektir. Zaten, İslâmiyet'te, bilgiden hemen kulluğa geçilmesi de herkesin ittifak ettiği bir esastır ki, "Ben cin ve insanları bana kulluk yapsınlar diye yarattım" (Zariyat, 56) âyeti de bu hususu ihtar etmektedir.

Evet, herhangi bir konuda, nazarî olarak derinleşip de amele geçmeme, faydasız bir gayret, dolayısıyla da apaçık bir hüsrandır. Başta da ifade edildiği gibi; varlık bir hikmet kitabı, bir hikmet meşheri, Kur'ân da bu hikmetler mecmuasının dili, tercümanı, yorumcusu ve tarifnâmesidir. İnsanların vazifesi ise, Kur'ân'da kâinât kitabını okumak, kâinât meşherini tanımaya çalışmaktır ki, böyle biri, Kur'ân'ın ifadesiyle hayr-ı kesîre mazhar olur ve letâifinin enginliğine, zenginliğine göre de değerler üstü değerlere ulaşır. Aksine, varlığın çehresindeki gerçekleri görüp de arkasındaki hakikatlere ulaşamama ve bu nizamla hedeflenen gayeyi sezememe, varlığın ve var olmanın en önemli mesajını alamamadır ki, bu da mutlak bir kazanç kuşağında apaçık bir kaybetme demektir.

Pin It
  • tarihinde hazırlandı.
Telif Hakkı © 2025 Fethullah Gülen Web Sitesi. Blue Dome Press. Bu sitedeki materyallerin her hakkı mahfuzdur.
fgulen.com, Fethullah Gülen Hocaefendi'nin resmî sitesidir.