İlahi Güzellikler Karşısında Tefekkür
Zaten, her zaman çevresini, imanla, iz’anla temâşâ edebilenler için kâinât, dört bir yanıyla, maddi gözlerle görülmeyen, maddi kulaklarla duyulmayan, ancak vicdanla, basiretle sezilebilen, rûhâni zevklerle bezenmiş öyle bir meşher, sonsuzluk nağmeleriyle gürleyen öyle bir beste ve her satırı pek çok kitap muhtevasını aşkın mânâlarla dolu öyle bir kâmustur ki, onu temâşâ eden cennetlere uyanmış gibi olur.. onu dinleyen hurilerin korosuna iştirak etmiş sayılır.. onu okuyan dört kitabın ittifak ve iltika noktalarını paylaşma bahtiyarlığına erer.
Bakınız; Yaratıcı Kudret, gözlerimizin önüne, mârifet, muhabbet ve aşkla dolu mânâlarla, tıpkı bir canlı gibi göğsü kalkıp inen, mevsimlere göre rengârenk fistanlarla süslü ne güzel bir zemin sermiş.! O zeminin bağrında, her zaman kulaklarımıza sonsuzdan nağmeler fısıldayan, fısıldayıp yüreklerimizi hoplatan ve çağıltılarıyla ebed ebed! deyip akan ne çaylar ve ırmaklar fışkırtmış.! Duygularımızı, düşüncelerimizi büyüleyip başlarımızı döndüren ve şâirâne ilhamlarımızı coşturan semâları renklerle, ışıklarla nasıl büyülü bir esrar yumağı hâline getirmiş.! Arzı bizim için âdeta bir gelin odası gibi bezeyerek, hayatı halli güç bir muammâ olmadan çıkarıp, yaşanan, teneffüs edilen, koklanan, duyulan, zevk alınan ve her zaman arzu edilen bir lezzet, arkası ümitle beklenen bir rûhâni haz ve revh u reyhan seviyesine yükseltmiştir..!
Bu sihirli dünya, görüp sezebildiğimiz kadarıyla âdeta, inanılmaz bir rüya manzarası, üzerindeki eşya ise, özündeki güzellikleri cömertçe gözlerimizin önüne seren bir cennet yamacı gibidir. Bu farklı bakış ve seziş sayesindedir ki bizler, muvakkat hayatlarımızın sınırlı hazlarını aşmak ve bütün varlığın solmayan güzelliklerinden paylarımızı almak için, fâni ruhlarımızı her zaman sonsuza açık tutup, gönüllerimizde ebedin tat ve şivesini duyuyormuşçasına hayatın saniyelerini, seneler haline getirebiliriz.. evet her ruh, nûrânileşmiş böyle bir saniye ve salise sayesinde -tabiî o hali kendine mâl edebildiği ölçüde- bekâ billâh mülâhazasıyla ebedileşebilir ve ebediyetin vâridâtından bol bol yararlanabilir.
Bir gün her şeyin sesi kesilse, varlık bütün bütün dilini yutsa ve bize bir şey söylemese, yahut biz onları duyup bir şey anlamasak, şimdilerde gönüllerimizi dolduran o muvakkat aydınlığın izleriyle ruhlarımız, sürekli o nurlu dakikaların arkasından koşacak ve gözlerimiz her yeni ufukta, o ışıktan saniye ve saliseleri araştıracak, sinelerimizde kâh hakikatlerin, kâh ümitlerin tutuşturduğu meşalelerle hep par par parlayacaktır...
- tarihinde hazırlandı.