Tasavvuf Ehlinin Ayan-ı Sabite Konusundaki Yaklaşımı
Sofiye ve bir kısım mütekellimîn –umûr–u âliye'ye ait bu kabil mevzuları ifadede elfaz ve kelime yetersizliği mahfuz– âyân–ı sâbite ve bu sabit ayn'lara ait istidatların mevcudiyetlerine esas teşkil eden mevcud u meçhul ve tamamen "sırrullah" diyebileceğimiz tecelliye –daha önce de geçtiği üzere– "feyz–i akdes", bütün bu hakâik–i ilmiyenin, hariçte zuhûrunun kaynağı sayılan tecelliye de "feyz–i mukaddes" demişlerdir; demiş ve bu mülâhazalarla, bir yandan âyân–ı sâbite ile mümkinât–ı mevcûdenin aynı şey olmadığını hatırlatmak istemiş, diğer yandan da zuhur ve tecelli farklılığını ihtar ederek panteizm ve monizm mesleklerinin varlık hakkındaki yanlış yorumlarına karşı mevcudâtın mebde ve mesîri ile alâkalı Kur'ânî tevcihi ortaya koymuşlardır.
- tarihinde hazırlandı.