İrade, Mürid ve Mürşid
Bu mânâda, ehl-i irade ehl-i tefviz demektir. Mürid iradesini evvelâ mürşidin iradesinde ifna eder, Hazreti Ruh-u Seyyidi'l-Enâm'ın iradesiyle bir "ba'sü ba'del mevt"e ulaşır.. ve tam o ufkun şualarıyla ayrı bir fenâ-yı mukayyed zevkiyle "gaşy" içindeyken, ilâhî irade ve meşîetin şiddet-i zuhuruyla hâlî ve zevkî bir fenâ-yı mutlak içinde kendini bulur. Buna "fenâ fi'l-irade" diyeceksek, bundan sonra kendini bir farklılık içinde duyuşuna da "bekâ bi'l-irade" diyebiliriz. Böyle bir salikin nazarında kelâmcıların "hakâik-i mümkine" dedikleri her şey adem rengine bürünür ve müşahede ufkunda "Hakikatü'l-Hakâik"ten başka bir şey kalmaz. "Allah'ım, kendi istek ve dileklerimden teberrîde bulunarak Senin irade, meşîet ve rızanı talep ediyorum!" sözleri her zaman bu ufkun tâliplerinin vird-i zebanı olagelmiştir.
- tarihinde hazırlandı.