Gençliğin Yaşadığı Bunalım
Neslimiz, en bunalımlı bir devreyi yaşamaktadır. Asırlarca devam edegelen terk edilmişlik, iç içe musibetler hâlinde onun devrinde meyve verdi. O, bu Kaf dağından yükün altına itilirken, anadan babadan; yurttan yuvadan; mürebbîden ve çevreden alıp dağarcığına koyacağı herhangi bir azığı olmadan itildi. Hem de kalbi gıdasız ve dizi dermansız olarak...
Evet, bu nesil, asrıyla zifaf olmaya hazırlanırken, bütün değerleriyle beraber çoktan maddenin ağır baskısı altında ezilmiş ve tükenmiş bulunuyordu. Kendisinde ne bir iç derinlik, ne de duygu ve düşünce duruluğuna delâlet eder hiçbir şey kalmamıştı. Nasıl kalır ki, bin yıllık tecrübe, bin yıllık hars, kumara verilircesine saçılıp savrulmuş ve bunların yerine, yirmi devletten alınan ve herhangi bir tasfiyeye tâbî tutulmayan Sanskritce gibi bir kültür yerleştirilmişti.
Günümüzün nesli, her biri başlı başına bir garabet olan hâdiseler cümbüşü içinde, kendi "çağıyla" münasebete geçti. Önünde, yolunu ve yönünü değiştirmiş şaşkın bir topluluk; omzunda asırların birikimi büyük ihmal ve vebâl ve bütün bunlara mukabil acısız-sancısız bir doğumla meydana gelen anomali dinamik güç... Zavallı nesil, kimi dinleyip, kime uyacağını kestiremedi. Nasıl kestirsin ki, o gözünü dünyaya açtığı zaman, kendinden ve kendi dünyasından kaçanlardan başka kimseyi görmedi.
- tarihinde hazırlandı.