İbtida ve İntiha
"İlme’l-yakîn"in başlangıcından "Hakka’l-yakîn"in nihâyetine kadar bu çok geniş mesafede, nisbî pek çok ibtidâ ve intihâlar vardır. Meselâ: Pek çoklarına göre Rabbim sînemi aç, rûhuma genişlik ver" (Tâ-Hâ/25) bir intihâdır. Ama "Biz, Senin sîneni açıp rûhuna genişlik vermedik mi?" (İnşirâh/1) mazhariyetine göre bir ibtidâdır. "Kezâ Rabbim göster cemâlini göreyim Seni" (A’râf/143) kendi makamında bir son ama, "O’nun gözü ne kaydı ne de kamaştı" (Necm/17) ufkuna göre bir başlangıçtır. Bunun gibi Şüphesiz benimle beraberdir Rabbim ve bana yol gösterecektir" (Şuarâ/62) bir maiyyeti idrâk ifâdesidir. Ama,Tasalanma, şüphesiz Allah bizimle beraberdir" (Tevbe/40) hakikat-ı âliyesiyle kâbil-i kıyas değildir.
Mebde’de, sadâkat, vefâ ve azim esastır.. müntehâda, ciddiyet, temkîn ve edep. Mebde’de kusur edenler, takılır yollarda kalırlar müntehâdakiler ise itab görür ve hırpalanırlar.
Mükellefiyetleri yerine getirmede hassasiyet ve sürekli Hakk’a yalvarıp yakarma irâdeyi besleyen önemli kaynaklarından biridir. Bunun ötesinde, Hakk inâyetinin, insanın gören gözü, işiten kulağı, söyleyen dili ve tutup yakalayan eli haline gelmesi ise, onun nâfilelerdeki titizliğine bağlıdır. [1]
- tarihinde hazırlandı.