Halvet Kelimesinin Anlamı
Tenha bir yere çekilme, inzivada bulunma ve yalnızlığı intihab etme mânâlarına gelen halvet, Sofilere göre, halktan uzletle bütün bütün Hakk'a yönelip, duyuş, seziş, zevk ve hâl çerçevesinde her zaman O'nunla bulunmak, O'nu duymak, O'nu bilmek, O'na tahsis-i nazar etmek, gönülden O'nunla halleşmek ve zâhir-bâtın duygularla O'na bağlanmak; muztar kaldığında içini O'na dökmek ve hâlini sadece O'na açmak.. gibi hususların bütününe hamledilegelmiştir. Halvette esas olan, rûhun tasfiyesi, nefsin tezkiyesi ve vicdan sisteminin bütünüyle Cenab-ı Hakk'a teveccüh ederek, O'nun maiyyetine ermesidir. Böyle bir teveccüh ve maiyyete erme neticesinde hak yolcusunun bir kısım vâridlerle desteklenmesi, ilham esintilerine mazhariyeti, hattâ "bî kem u keyf" Hak'la söyleşmesi -ki, erbâbı ona "necvâ" der- gibi hususlar, tamamen onun cehdine ve samimiyetine lutfedilen birer mevhibe-i ilâhiyedir; gaye değildirler, istenilmeleri de sû-i edeptir. Dahası, amelin onlara bina edilmesi, apaçık hedeften sapma ve kazanma kuşağında kaybetme demektir. Kâmil ruhlar bu kabil şeylerin talepsiz gelenlerinden bile ürkmüş, istidrac olabileceği endişesiyle sarsılmış ve bu tür mazhariyetleri ahiretin bâki meyvelerini dünyada fâni bir surette yiyip bitirme sayarak:
"Allah'ım, sen o vâridâtı arzu edenlere ver; Bana sadece dîdârına giden yolları göster." demiş ve sürekli O'na tahsis-i nazar etme üzerinde durmuşlardır.
- tarihinde hazırlandı.