İnsan ve Akıl
Akıl, felsefî tarifiyle: "Kanun ve prensiplerden hareket ederek, umumî olandan hususî hâlleri çıkaran bir kabiliyettir." Hayvanla insan arasındaki mahiyet farkının temelinde de, bilhassa bu faal akıl gözükmektedir ki, bu da insanlığa has bir nimettir.
İnsanı, insan yapan âmillerin başında akıl gelir; ne var ki o, mükemmelleştirilmiş şekli ve olgunlaştırılmış hâliyle değil de, basit ve kapalı olarak insana verilmiştir. İnsan, kendisi ile hayvan arasındaki bu mahiyet farkını geliştirerek, inkişaf ettirme mecburiyetindedir. Akıl, iç ve dış dünya arasında kordon durumuna gelip, vicdanla birleşince apayrı bir hüviyet alır. Buna şayet (bulunuşla) (buluşun) birleşmesi denecekse, vicdan da, amelî bakımdan hüküm veren, hareket ve istikâmetimizi gösteren (akıl) durumuna gelir. Aklın zihinleşip, kendi vazifesini eda etmesinde en son gaye, en ulvî ideâl ise, ALLAH marifetine ermektir. Bu marifete eren akıl veya zihin, kemâle vasıl olmuş ve vicdanî mükellefiyetlerin de altına girmiş demektir.
- tarihinde hazırlandı.