Vecd’in Tezahürü
Vecd, genelde iki şekilde tezahür eder:
1- İlâhî bir kısım vâridât ve tecelliyât-ı Sübhâniye'nin, insan kalbinde, onun kasd ve iradesi taalluk etmeksizin tekellüfsüz hâsıl olmasıdır ki; biz buna, yerinde "mükâşefe" de deriz.. ve böyle bir doğuş veya mükâşefeyi bir kısım esbab ve emâre ile irtibatlandırmak söz konusu değildir.
2- İnsanın bütün benliğini saran ve onda ağlama, haykırma, ürperme hisleri hasıl eden bir zevk ü şevk veya dehşet ü hayret tecellisidir ki, halka-i zikir ve hatme yapılan mahallerde, hakikat ilminin müzakere edildiği meclislerde çok görülür.
Bu türlü vâridât ve tecellilerin, açıktan herhangi bir sebebe iktiran etmeyip külfetsiz zuhur edenine "vecd" denir ki, Konyalı Zerkûbî'nin çekiçlerinin sesinden Hazret-i Mevlânâ'nın coşup: "Su ve balçığa bağlanmış canlar, su ve balçıktan kurtulunca, aşkın hava ve esintileriyle raksetmeye başlar ve dolunay gibi noksansız olurlar" demesi bu cümledendir.
- tarihinde hazırlandı.