İnsan Uzuvlarının İstikametine Uygun Kullanılması
İşin aslına bakılacak olursa, nefsin de insan mahiyetindeki diğer elemanlardan hemen hiçbir farkı yoktur. İnsan, ilk yaratılışıyla kendisine tevdî edilen bu elemanları, Yaratan'ın belirlediği çerçevede ve yaratılışın gayeleri istikametinde kullandığı takdirde o vedîayı değerler üstü değere yükseltmiş olur. Mesela, göz, görülebilen şeylere karşı bir pencere mahiyetinde; kulak, belli dalga boyundaki sesleri beyin merkezine ulaştırmada bir âhize ve nâkile; ağız, bütün sistemiyle değişik tatlar üzerinde bir müfettiş ve duyguları, düşünceleri ifade adına da bir tercümandır. Gözler bakılacak nesnelere bakmaları gerektiği gibi bakar; kulaklar, fena seslere-soluklara kapanır, iyiye-güzele nâkilelik yapar; ağız, teftiş vazifesini şuurluca sürdürerek insanda tefekkür ve teşekkür duygularını tetikler, sonra bir beyan vasıtası olarak yaratılış gayesine uygun hareket ederse bunların her biri birer birer, sonra da hepsi birden insanı insanî kemâlâta yükselten bir kanat haline gelirler. Aksine göz, dinin levsiyat saydığı şeylerle meşgul olur ve kendini kirlenmeye salar; kulak, Allah'ın sevmediği şeylere âhizelik yaparak bir habâis santrali gibi işler; ağız, teftiş vazifesini unutarak kendi zevklerine bağlı yaşar ve ölçüsüz-tartısız konuşursa kalbin kolu-kanadı kırılır ve ruhun da gözlerine kezzap dökülmüş gibi olur.
- tarihinde hazırlandı.