Marifet Yolculuğundaki İnsan

Zaten bizler bu dünyaya, başka bir âleme hazırlanmak için gönderilmiş bulunuyoruz; dine davete gelince o da, böyle bir âleme çağrının ifadesi mesabesindedir. Bunun böyle olduğuna inananlar, duyguları, düşünceleri, niyetleri ve bütün faaliyetleriyle hep o çağrıya icabet ettiklerinin, icabet etmeleri gerektiğinin ve ötelerdeki iltifatlara, teveccühlere ehil hale gelmek için bu imtihan yurdunda ve bu gamhâne-i mihnette bulunduklarının farkındadırlar; farkındadırlar ve gözlerinde her zaman Hak varlığının ziyası, gönüllerinde O'na inanmanın sihri ve hülyalarında hiç dinmeyen bir vuslat arzusuyla yürürler dur-durak bilmeden sürekli O'na doğru.. iman, islâm ve ihsanla beslene beslene, mârifetle yoğrula yoğrula, aşk u şevkle incele incele.. her zaman pürsaadet, daima hayret ve hayranlık içinde, yol boyu O'na ait neşideler dinleye dinleye, rastladıkları herkese ve her şeye O'nu sorar ve yürürler o Mevcud u Meçhul'e, o Gayb u Şehadet Sultanı'na, hem de hedefe kilitlenmiş gibi... Yol ne kadar devam eder, menzile ne zaman varılır, vuslat ne zaman gerçekleşir demeden daha fazla bir teveccüh beklentisi, bir şefkat ihtiyacı, bir sadakat mülâhazası, her zaman hâlisâne davranma azmi ve daha engin bir temâşâ iştiyakıyla istemezler bitmesini bu mârifet yolculuğunun. Yürüdükçe daha iyi görürler talihlerinin gülen çehresini, hayatlarının öteki yüzünü, imanın esrarlı dünyasını; görür ve her şeyden daha farklı mesajlar alır; her adımda yeni bir ses, yeni bir muştuyla üveykler gibi şahlanır; miraç yapıyormuşçasına hep yükselir; bilemedikleri eb'âda ulaşır, tanımadıkları âlemlerde dolaşır; herkese ve her şeye selâm verir; onlara demet demet memnuniyet tebessümleri yağdırır ve ilerlerler tabiatlarının son serhaddine doğru.. gülü-çiçeği koklayarak; karşılaştıkları her şeyle, herkesle söyleşerek; ışıkla-gölgeyle hasbıhal ederek; her sesten, her sözden, her şiveden, her görüntüden O'na ait bir şeyler dinleyerek...

Zaman gelir, artık hep O'nunla olur ve kurtulurlar kendilerinden. Değişir bakışları-görüşleri; dikeni gül görür, zehiri de bal.. ve yırtık pırtık mihnet urbaları içinde ne dilruba kametlerle tanışırlar.. ve kim bilir değişik güzelliklerle her gün kaç defa başları döner, kaç defa ilâhî sürprizlerle yürekleri hoplar; ne sır haremgâhlarına uğrar ve nâmahremlere kapalı ne iltifat ve teveccühler görürler.. değişik aynalarda O'nun cemalinin farklı cilvelerini her görüp temâşâ ettiklerinde âdeta kalplerinin kanı çekilir, nabızlarının ritmi değişir de onların tiktaklarında sadece O'nu duyar gibi olurlar. Aslında duyulmak O'nun hakkı, duymak veya duymaya çalışmak da bizim hem vazifemiz hem de mazhariyetimizdir. İşte böyle bir vazifenin ciddiyeti ve bu tür bir mazhariyetin zevk u şevki hatırınadır ki, yürünen yollar ne kadar sarp ve meşakkatli de olsa bu, yolcular için Firdevs bahçelerinde tenezzüh gibi bir şey olur ve sağa-sola serpiştirilen O'na ait işaret ve emareler sayesinde, amansız gibi görünen mesafeleri katetme de bir zevk u şevk seyahatine inkılap eder; aşılmaz gibi görünen uçurumlar veya engebeler vuslatın şahlandıran heyecanıyla bir hamlede geçilir ve duyulmaz yol yorgunluğundan, yürüme meşakkatinden hiçbir eser. Duyulmaz da uzayıp gitsin isterler yürünen bu yollar sonsuza kadar.

Pin It
  • tarihinde hazırlandı.
Telif Hakkı © 2025 Fethullah Gülen Web Sitesi. Blue Dome Press. Bu sitedeki materyallerin her hakkı mahfuzdur.
fgulen.com, Fethullah Gülen Hocaefendi'nin resmî sitesidir.