Millet Ruhunun Dirilmesi
Böyle bir tevarüsteki espri kavrandığı takdirde, dünya her yanıyla ihtiyarlasa, zaman bütün bütün değişse, asırlar başkalaşsa, gelenler gitse, gidenleri de arkadan gelenler takip etse millet ruhu hep genç kalacak ve "ebed-müddet" var olacaktır. Zira, bu çizgideki bir değişim ve dönüşümde Ebu Bekir, Ömer bin Abdülaziz'e inkılâp edecek; Ömer, Fatih'e dönüşecek; Ali, Battal Gazi'nin ruhu olacak; Bedr'in Aslanları, Malazgirt'te, Kosova'da, Çanakkale'de muhteva ve mânâ derinlikleriyle bir kere daha temessül edeceklerse, her şey sonsuza endeksli demektir. Bence yenileşmenin ve her zaman genç kalmanın sihirli formülü de bu olsa gerek.. evet, ferden-ferdâ zeval bulup gitmemizi, milletçe varlık ve bekamızın esası, usâresi haline getirerek en korkunç ölümleri gülerek karşılamalıyız ki, dünyevî ve uhrevî buutlanyla ebediyeti garantilemiş olalım. Kendimizi ilk idrak ettiğimiz tül-pembe dünyalardan gençliğin şahlanmaya açık rengârenk âlemlerine, olgunluğun, güç, kuvvet ve irade ile serfirâz olduğu dönemlerden yaşlılığın temkinli ve istikrarlı çağlarına kadar her faslı çok iyi değerlendiren, her adımını dikkatlice atan, hayatını dolu dolu yaşayan ve ömrünün her dönemecinde ölmesini bilen, ölürken de iradesiyle, yüzü ötelere dönük ve aşk içinde ölenler, ütopyalarda anlatılanları da aşkın, yarınlarımızı hazırlayacak kahramanlar işte bunlardır. Evet, bu isimsiz kahramanlar ve kendi ayaklarıyla yürüyen bu âbide ruhlardır ki, hep önde koşar, arkada görünür; nesiller boyu "yâd-ı cemil" olacak şekilde yaşar; ama ölümle buluşmayı da hep "bir garip ölmüş diyeler" mülâhazası içinde gerçekleştirmeyi düşünürler.
- tarihinde hazırlandı.