İslâm’a İntisap Edenler
İslâmiyet, gönülden ona inanıp yaşayan müntesipleri için her zaman bir güç kaynağı olmuş, intisapları ölçüsünde onları hep güldürmüş ve katiyen onlara mütemâdî bir hızlân yaşatmamıştır. Sahâbeden günümüze kadar değişik dönemlerde, onun sayesinde ne altın devirler yaşanmış ve ne farklı medeniyetler teessüs etmiştir. Aksine, dine sırt çevrildiği ve onun hayattan koparıldığı bir kısım meş’ûm zaman dilimlerinde de, yıkılışları yıkılışlar takip etmiş, yığınlar sürekli inkisarlarla inlemiş ve toplum bir türlü belini doğrultamamıştır. Böyle dönemlerde, ona ve onun gücüne bir hayli inanan da olmuştur; ama, onlar da gözlerini hep fevkalâde zuhurlar ufkunda dolaştırarak harikulâdeden inayet hülyalarıyla yatıp kalkmış ve âdât-ı ilâhiyeyi görmezlikten gelmişlerdir. Gerçi mü’minler, Cenâb-ı Hakk’ın ekstradan bir kısım lütuflarının olabileceğine de inanmalıdırlar; ama, böyle bir inayetin çağrı ve vesilesinin de gayret ve mücahede olduğunu asla unutmamalıdırlar. Allah, Kitab’ında, "Uğrumuzda gayret gösterip mücahede edenleri mutlaka başarı vaad eden yollarımıza ulaştırırız." buyurarak, yaratıp ortaya koyacağı lütuflarının da yine insanın azm ü iradesiyle iktiran içinde olacağını hatırlatmış; şirke yol vermeyip onun önünü kestiği aynı anda, özel teveccühünün bir tecellisi olarak sa’y ü gayretin de önemine vurguda bulunmuştur.
- tarihinde hazırlandı.