İslâm'ın Yaşanması ve Temsil Edilmesi
Bu ruh, ne kadar mükemmel, lâhutî ve dinamik de olsa, onun müntesip ve temsilcilerinde sağlam ve mütemadî bir niyet, isabetli bir bakış ve değerlendirme, kararlı bir keşif ve içtihat azmi ve aradığı her şeyi onun içinde bulabileceği inanç ve güveni yoksa, onca zenginlik ve aşkınlığına rağmen, ondan tam istifade etmeleri mümkün olmayacaktır. Dahası, ömür boyu bu semavî hazine ile iltisaklarını devam ettirseler de, açlık, sefalet ve türlü türlü ihtiyaç ve illetleri aşmada zorlanacaklardır; zorlanacaklardır zira, her zaman Kur'ân ve Sünnet'le beslene gelen bir dünyanın başka şeylerle tatmin olması mümkün değildir. Ben şahsen, Kur'ân ve Sünnet'in, ilk asırlardaki muhatapları seviyesinde ele alınıp değerlendirilebildiği takdirde, çağımızın pek çok kemikleşmiş problemlerinin çözülebileceğine ve gelecekteki muhtemel bunalım dalgalarının da kırılacağına, hiç olmazsa zararsız hale geleceğine inanıyorum. Aslında İslâm, bizim dünyamızda, her zaman analarımızın sütü gibi birinci besin kaynağımız olmuş.. duygu, düşünce ve değerlendirmelerimizde hep belirleyici bir rol oynamış.. evlerimizin içinde hep bizimle beraber olmuş, kesintisiz bütün hayatımızda soluklanmış.. ve ona karşı hiç mi hiç yabancılık hissetmemişizdir. Buna mukabil, pek çok yabancı kaynaklı ideolojiler, doktrinler, kapımızın önüne kadar gelmiş, sokaklarımızı naralarıyla inletmiş; ama katiyen içimize girememiş, ruhlarımızla hâlleşememiş ve hiçbir zaman onlar bizim, biz de onların olmamışızdır. Aksine, daha ilk karşımıza çıktıkları andan itibaren şekil ve çehrelerindeki yabancılıklarıyla ruhlarımızda tepki uyarmış, tereddütlerimizi deşelemiş, düşünce muhitimizde hep iğreti bulunmuş ve ancak toplumdaki muafiyet (bağışıklık) sisteminin zaafa uğratılması ölçüsünde millî bünyede barınma imkânı elde etmişlerdir.
- tarihinde hazırlandı.