Peygamber ve Nebilerin Fıtratları ve İlahi Vazifeleri

Nebî, Allah'tan gelmesi itibarıyla zaruri bilgiler cümlesinden sayılan malûmatı olduğu gibi alıp kavrayan, sonra da onu, özüne ters hiçbir şey bulaştırmadan başkalarına aktarabilen aşkın, rabbânî bir kabiliyet ve istidattır. Düz insan ve diğer varlıklarda sevk-i ilâhî ile hayat ve üreme faaliyetlerinin -bu aşağıdan bir benzetme- zarurîliği ne ise, nübüvvetle serfiraz ruhların -lâtife-i rabbâniye, his, şuur ve irade halitasından ibaret olan vicdan mekanizmalarıyla görüp gözetmelerinin, teşhis ve tesbitte bulunmalarının, ihtiyaca göre içtihad etmelerinin kıymet ve değeri mahfuz- vazife ve sorumlulukları da, âdeta böyle bir tabiîlik çerçevesinde cereyan etmektedir. Evet onlar, Hak'tan aldıkları mesajları iç donanımları itibarıyla tabiatlarının bir yanı gibi duyar, fıtratlarının gereği gibi de ulaştıracakları kimselere ulaştırırlar; ulaştırır ve durup dinlenmeden her zaman emrolundukları gibi hareket ederler. Hareket ederken de, ihtiyac-ı fıtrîlerini yerine getiriyormuşçasına herhangi bir beklentiye girmezler.

Enbiyâ-yı İzâm'ın, ilâhî seçme ve rabbânî tavzif ve onların iç donanımları iktiranına bağlı ifa ettikleri hizmet ve faaliyetlerinin, o temiz vicdanlara ait ef'âl-i zaruriye türünden bir hamle ve hareket şeklinde yorumlanması büyük çoğunluğun görüşü. Bu görüşe göre nübüvvet, iç donanım adına her rüknü kendi varoluş gayesine yönelmiş -buna tam inkişaf etmiş de diyebiliriz- vicdanın yanında selim fıtrat, müstakim tabiat, mahiyet itibarıyla da onu arızasız aksettirmeye müsait reşha gibi ruhlara ilâhî bir atıyye, bir mevhibe, nebî de, bu mukaddes mevhibe ve atıyyenin özel temsilcisidir. Bu itibarla nübüvvete, beşer idrakiyle anlaşılmaz şeyleri anlama, kavrama ve kırmadan, inkisara uğratmadan ikinci derecedeki muhataplara intikal ettirme de denmiştir. İşte bu açıdan da o, mebde ve müntehânın birleşik noktası sayılmıştır. Yani Allah, dilediği kimseleri "Yü'til-hikmete men yeşâü ve men yü'tel-hikmete fekad ûtiye hayran kesîrâ = O istediğine hikmet verir; kime de hikmet bahşedilmişse, ona pek çok hayır verilmiş demektir." (Bakara, 2/269) fehvasınca, bir kısım yüce paye ve mansıpla serfiraz kılmış; sonra da bu seçkin şahsiyetler vasıtasıyla "esrar-ı ulûhiyet" ve "esrar-ı rubûbiyet"ini başka vicdanlara duyurmuş, onları da aydınlatmıştır...

Pin It
  • tarihinde hazırlandı.
Telif Hakkı © 2024 Fethullah Gülen Web Sitesi. Blue Dome Press. Bu sitedeki materyallerin her hakkı mahfuzdur.
fgulen.com, Fethullah Gülen Hocaefendi'nin resmî sitesidir.