Milletimizdeki İnanç Boşluğu ve Kaosun Giderilmesi
Eğer kâinatta inanılacak hiçbir hakikat yoksa, hiçbir düşünce inanılıp kabul edilecek değerde değilse, varlığın bir kaostan farkı ne? Böyle bir anlayışın hâkim olduğu bir dünyada, hiç olmayacak meselelerde bile toplumu izâfiyecilikten korumak nasıl mümkün olacaktır? Kendini izâfîliğe salmış yığınlar, en doğruları dahi, aksinin doğruluğu kadar, en eğrileri de yine aksinin eğriliği kadar kabul etmeyecek midir? Tabiî temelde böyle bir anlayışın yaygınlaşması halinde ise, iyilik-kötülük düşüncesinden ahlâkîlik-lâahlâkîlik telâkkilerine kadar her şey rölâtivizmden nasibini alacak demektir. Bugün, her şeyden ziyade milletçe muhtaç olduğumuz karakter, şuur, idrak ve sorumluluğun harekete geçireceği, davranış ve faaliyetlerin de, en az bugün ve bugüne ait zaruretler kadar, plân ve projelerinde yarınları düşünen samimi, müteheyyiç fakat dengeli insan karakteridir. Gönlüyle varlığa açık, dimağı bilgi şuuruyla mamûr, her an kendini bir kere daha yenilemesini bilen, her zaman nizamın peşinde ve her lâhza ayrı bir tahribi tâmir eden düşünce ve ruh mîmârı karakter..
- tarihinde hazırlandı.