İslâm Zorlayıcı Değildir

Aslında İslâm, müntesiplerine, şunu-bunu kendi inanç sistemlerini kabul etmeye zorlamak veya ikrahta bulunmak için değil, aksine insanları böyle bir baskıdan kurtarıp, onların akıl ve mantıklarına seslenerek, hür iradeleriyle yeni bir seçimde bulunmaya uyarma esprisiyle gelmiştir. Zaten, dinin eksiksiz ve kusursuz yaşandığı dönemlerde, onun manevî cazibesi ne değişik mantık oyunlarına, ne cerbezeye ne de açık-kapalı baskı ve ikraha hiç mi hiç ihtiyaç bırakmamıştır. Hâl konuşmuş, dil müphemlere ışık tutmuş; meydan söze kalınca, o zaman da vicdanlar muhatap alınmış, beyanlar hikmet ve mev’ize-yi hasene ile süslenerek tebşir ve inzarda bulunulmuş, ama kat’iyen kavlî ve fiilî icbara başvurulmamış ve hele asla ikrah yoluna gidilmemiştir. Gidilmezdi de; zira İslâm, zorlama ile kabul edilen (mükreh) imanı makbul saymadığı gibi, cebr u şiddetle yaptırılan işleri de onun ruhuna aykırı bulmuştur. Aslında din-i hak, özünde ihlâs ve rıza-yı ilâhî bulunmayan hiçbir ameli ibadet kabul etmez. Ona göre, baskı ve ikrah ile meydana gelen iman iman değil bir nifak ve bütün şubeleriyle amel de bir riyadır. Bu itibarladır ki İslâm, dinde zorlamayı asla tasvip ve tecviz etmemiştir/etmez.. ve Kur’ân: "Din için dine sokmaya matuf ikrah yoktur." diyerek zorlamayı kökünden keser atar; zira onun nazarında riya ayn-ı nifak, nifak da kapalı bir küfürdür. İslâm ise, küfrün kökünü kurutmak, duygu ve düşüncelerden şirki silmek, riya ve süm’a kapılarını kapamak için gelmiştir.

Pin It
  • tarihinde hazırlandı.
Telif Hakkı © 2025 Fethullah Gülen Web Sitesi. Blue Dome Press. Bu sitedeki materyallerin her hakkı mahfuzdur.
fgulen.com, Fethullah Gülen Hocaefendi'nin resmî sitesidir.