İslâm’ın İman ve Amel Açısından Tanımı
Esasları Allah’ın mesajlarına dayanan ve Peygamber Efendimiz (sav) tarafından tebliğ ve temsil edilip yaşanan ve yaşatılan İslâm semavî bir dindir.. ve bu dini inanarak hayatına hayat kılan da mü’min ve müslimdir. Onun temel ve bâtınında iman, iz’ân ve teslim; zâhirinde de itaat, inkıyat ve sâlih amel vardır. Selef, bu dini; "İnsanları kendi irade ve ihtiyarlarıyla bizzat hayra sevk eden ilâhî kanunlar mecmuası." şeklinde tarif etmişlerdir ki, işte böyle dinamik bir sistemin, hayata hayat kılınıp temsil edildiği ölçüde dünyevî-uhrevî semerelerinden söz edilebilse de; aksine, hayattan dışlandığı takdirde onun hakkında müspet herhangi bir şey söylemek zor olsa gerektir.
Lügat itibarıyla, iman ve İslâm arasında bir fark söz konusu olsa da; İslâmın imansız, imanın da İslâmsız olamayacağı kabul edilen en sağlam görüştür. İman bir bâtın, İslâm ise onun kavlî, fiilî, hâlî ortaya konması mânâsında bir zâhirdir.. ve işte din-i hak dediğimiz ilâhî nizam da bunların mecmuundan ibarettir.. evet din; iman ve İslâmın bütün şube ve fakültelerinin hayata hayat olmasının ilâhî unvanıdır ve bu sistemin böylece kabul edilip yaşanması mü’mince bir tavır ve onu bu şekilde temsil eden de (dinci değil) dindardır. Bu itibarla dini sadece inançtan ibaret görenler de, onu bütün benliğiyle kabul edememiş kültür Müslümanları da aldanmış sayılırlar. Her iki zümrenin de, Allah’ın dine, diyanete vaad ettiği dünyevî-uhrevî mükâfatlardan mahrum kaldıkları/kalacakları açıktır.
- tarihinde hazırlandı.