Dost
Bilsem ki bu benim cânım hiç yol aldı mı dost!
Almayıp yâd ellerde âvâre kaldı mı dost!
Dağınık bitkin hâlim; derbeder, bîmecâlim;
Yakup gibi melâlim hep sürüp gitsin mi dost!
Dağa dayandı yollar; kesti önümü çöller,
Elimde solgun güller; pörsüyüp solsun mu dost!
Vurdu yokuşa düzler; her hâlimde pürüzler,
Sönüp gitti gündüzler; böylece kalsın mı dost!
Bir küçücük inâyet; lutfeyle az siyanet,
Etmezsen eğer himmet, böyle ağlasın mı dost!
Hüsn-ü zan emrin senin, zannı o ki afvola;
Afvolmazsa ya n’ola, böylece yansın mı dost!
- tarihinde hazırlandı.