Allah'ın Rızası
Allah'ın rıza ve hoşnutluğunu kazanmak, bir mü'min için çok önemlidir ve onun hayatının temel yörüngesidir. Cenab-ı Hakk'ın hoşnutluğunu kalb ve ruh dünyasında hissetmek ise bu büyük ideale göre ikinci-üçüncü derecede bir meseledir. Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem), bu mevzuda temel ölçü kabul edilebilecek bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyururlar: 'Allah nezdindeki değerinizin ne olduğunu öğrenmek istiyorsanız Allah'ın sizin nezdinizdeki yerinin ne olduğuna bakın!'
Bu peygamberane ölçüye göre, hayatını Rabb'inin istediği şekilde yaşamaya çalışan, O'nun her hüküm ve icraatına rıza gösteren, gösterip bir mahbub-u matlub gibi O'na tutkun bulunan, her lahza O'nu düşünüp O'na kavuşacağı anın özlemiyle yaşayan kimse, Allah'ın hoşnutluğuna ermiş ve onu -keyfiyetler üstü bir sevgiyle- seviyor demektir.
Bir kimse, Allah'tan razı ve hoşnut olduğunu söylemenin yanında, başına gelen kaza ve belalara, ibadet ü taatın ağırlığına, her türlü musibetlere, hizmette tahammülfersa hadiselere ve zamanın çıldırtıcılığına karşı her şeyi gönül hoşnutluğu ile karşılayan; yani Allah'a karşı tavrı hep rıza televvünlü olan birinin, Allah nezdinde karşılaşacağı muamele de rıza televvünlü olacaktır. Allah'ın bir kulundan hoşnut olmasının en büyük emaresi, o kulun, her lahza Allah'tan hoşnut olduğunu soluklamasıdır. Her şeyiyle Allah'a teslim olmuş ve 'mertebe-yi kusva'da rızayı temsil eden kimse, o ölçüde Allah tarafından da seviliyor demektir. İşte bu da, 'Allah onlardan, onlar da Allah'tan razı olmuşlardır.' (Beyyine, 98/8) sırrına mazhariyetin ifadesidir. Bundan daha önemli bir emare de yoktur. Bundan öte söylenilecek bütün hususlar teferruata aittir. Mesela; böyle bir ufka ulaşan kişi, içine hiç sıkıntı gelmeden namaz kılabilir, en yorgun en sıkıntılı olduğu anlarında bile namaz kılmak onun için bir inşirah vesilesi sayılır. O, orucunu ayrı bir ruh haleti içinde tutar.. Allah yolunda hizmet ederken, sahip olduğu şeylerden infakta bulunurken hep gönül rahatlığı içinde ve Hz. Rahman'ın teveccühleriyle yüz yüzedir. Hasılı, kulluğa ait her şeyi gönül rızası ile yapan ve yaptıklarında da ihlaslı olan bir kimsenin 'Rabbim benden hoşnuttur.' demesinde herhangi bir sakınca yoktur.
- tarihinde hazırlandı.