Bir Tahassürün İfadesi

Günümüzde, tek yönlü yetişme yolunda olmuş bazı gafil kimseler, 2-3 asırlık çöküş ve durgunluğumuzu, İslam'a yüklemeye çalışmaktadırlar. Bunun yanında ayrı bir kesim de, 'ötekiler' dediği cepheye küfretmeyi marifet saymakta ve adeta, bütün buluşma, uzlaşma noktalarını bir kavga zeminine çevirmekte. Bir başka grup da, her fırsatta kendi kusur ve ihmallerini görmemezlikten gelerek, ecdadın ortaya koyduğu her şeyi tenkit etmeyi marifet saymaktadır. Vakıa, dinin içine bir kısım hurafelerin sızdığı ve bunların Kur'an'a ve İslam'a gölge ettiği doğrudur. Ancak bütün bunların yanında yapılan çok ciddi çalışma ve gayretlerin bulunduğu da bir gerçektir ve bunları görmezlikten gelmek de bir nankörlüktür.

Tarih Düşmanlığı

Tarihimizde, Kur'an'ı yorumlarken her zaman asr-ı saadet duruluğunu muhafaza etmiş ve daha bin sene önceden ilim ve tekniğe ait ancak şimdilerde anlaşılabilen bir kısım izah ve yorumlar ortaya koyabilmiş dahilerin yetiştiği de bir gerçektir. Az da olsa, bu hususa daha önceki mevzularda yer yer temas etmiştim. Ama ne acıdır ki, kendi milletine ve geçmişine küfretmeyi huy haline getirmiş bazı hasta ruhlar bir türlü bunu kabul etmek istememekteler.

Kendimiz Olma

Osmanlı; minareleri, kültür eserleri, şifahaneleri, imarethane ve aşhaneleri tesis ettiği dönemlerde, Avrupa ciddi bir cehalet ve vahşet içindeydi. O dönemde Avrupa'nın, medeniyetin 'm'sinden bile haberi yoktu. Ama, Avrupa sevdasıyla başı dönmüş, bakışı bulanmış bazı aydınlar, 'inadım inat' bunu görmek istemiyorlar. Üç-beş densizin hatırına koca bir cihan devletini hem de insafsızca ve cahilce eleştirmek bilmem daha ne kadar sürer.. ama şu bir gerçek ki biz, o kökün semereleri ve iyisiyle-kötüsüyle onların evlatlarıyız. Binaenaleyh aslımızı inkar ve ecdadımıza küfretme gibi yanlışlığa düşülmemenin yanında, kuru kuruya onların yaptıklarıyla övünme gibi ayrı bir yanlışlığa da girilmemesi inancındayız. Biz her zaman akıl, iz'an ve insafla davranmak mecburiyetindeyiz. Şayet onlardan bize intikal eden kültür ve medeniyet mirasını geliştirememiş; dahası Batı hayranlığıyla kendi kökümüze kezzab dökerek onu kurutmuşsak, 'redd-i miras'ta bulunmuşuz demektir. Evet yıllar var ki biz, Kur'an'ı kendi derinliği içinde ele alamadık. Batı'dan transfer ettiğimiz fikir ve düşünceler ile Kur'an'ı değerlendirmeye tabi tuttuk. Böyle olunca da, O'nu hakkıyla anlamak mümkün olmadı, olamazdı da. Kendimize ait bir dünyayı, başkalarına ait kriterlerle dizayn etmeye çalıştık. Ve neticede de bir arpa boyu yol alamadık. Yol almak bir yana kendi güç ve kuvvet kaynaklarımızı da kuruttuk.

Teşhis Hatası

Her ne zaman teknik ve teknolojik gelişmelerden söz açılsa, hemen kendi soyumuzu sorgulamaya durduk ve tecavüzlerin en insafsızcasıyla ecdadımıza hakaretler yağdırdık. 'Kur'an'da bir hayli ilim, teknik ve medeniyete ait meseleler yer aldığı halde İslam alemi niçin geri kalmıştır?' gibi sorularla zihinleri bulandırdık ve geri kalmanın faturasını İslam'a çıkarmaya çalıştık; dahası Kur'an'a kendini ifade edebilme fırsatını vermedik. Üç-dört asır evvel hatta on dört asır önce yaşamış olan selef ve ecdadımızı suçlayarak teselli olmaya çalıştık. Oysa ki, eğer onların bir kusur ve ihmalleri varsa, bize düşen bunlardan ders almaktır.

Pin It
  • tarihinde hazırlandı.
Telif Hakkı © 2024 Fethullah Gülen Web Sitesi. Blue Dome Press. Bu sitedeki materyallerin her hakkı mahfuzdur.
fgulen.com, Fethullah Gülen Hocaefendi'nin resmî sitesidir.