Günümüzde Biat
Müslümanlığın başlangıcında biat çok önemli görülüyor ve kadın erkek herkes, 'Ya Rasulallah! Allah şahit olsun ki, biz Seni kendi nefislerimize, evlatlarımıza ve mallarımıza tercih edeceğiz.' diyerek O'na (sallallahu aleyhi ve sellem) biat ediyorlardı.
Biat; bir kimsenin hakimiyetini tanıma, ona itaatini bildirme, uyup bağlanacağına söz verme manalarına gelir. Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem), hayat-ı seniyyelerinde birkaç defa ashabından kendisine biat etmelerini istemiştir. Ensar, 'Akabe Biatı'nda O'nu (sallallahu aleyhi ve sellem) her türlü kötülüklerden koruyacaklarına dair söz vermiş ve biat etmişlerdir. Daha sonra bu biat uygulaması, Medine'de, Medine'ye hicretten sonra Hudeybiye'de devam etmiştir.
Sahabenin Biatı
Sahabe-i Kiram, biatlerini Efendimiz'in (s.a.s) elini sıkarak gerçekleştirmişlerdir. Zira bunun manevi tesiri çok büyüktür. O kadar ki, Hudeybiye'de Hz. Osman (radiyallahu anh) Mekke'ye elçi olarak gönderildiğinde bizzat bu biattte bulunamamış; bulunamadığı için de Allah Rasulü (sallallahu aleyhi ve sellem) Hz. Osman namına önce sağ elini kaldırıp 'Bu benim elim', daha sonra sol elini kaldırıp 'Bu da Osman'ın eli' demiş ve ardından sözlerine şöyle devam etmiştir: 'Şahit olun, ben Osman'ın yerine biat ediyorum.'
Meseleye bu zaviyeden bakınca Müslümanlığın başlangıcında biat çok önemli görülüyor ve kadın-erkek herkes, 'Ya Rasulallah! Allah şahit olsun ki, biz Seni kendi nefislerimize, evlatlarımıza ve mallarımıza tercih edeceğiz.' diyerek O'na (sallallahu aleyhi ve sellem) biat ediyorlardı. İşte bu şekildeki bir biat, inanmış bir sinenin, hayatını bağlayacağı her hususla alakalı, Allah'ın şehadetiyle, O'nun Rasulüne söz vermenin ifadesi oluyordu.
Kutsal Emanetler
Günümüzde, hayatın onlara bağlanması gereken hususlara gelince; her şeyden önce bugün doğrudan doğruya bize tevdi edilen bazı emanetler var. Nitekim Nebiler Serveri (sallallahu aleyhi ve sellem), 'Size iki şey bırakıyorum. Bunlara uyduğunuz müddetçe asla sapıtmayacaksınız: Allah'ın Kitab'ı ve Resulünün sünneti.' buyurarak bu emanetlere dikkat çekerler. Bu itibarla hangi devirde olursa olsun bu emanetlere sahip çıkmak zımni bir biat gereğidir ki, Cenab-ı Hak da, 'Ey Mü'minler! İçinizden hayra çağıran, iyiliği yayıp kötülükleri önlemeye çalışan bir topluluk bulunsun.' ayet-i kerimesiyle her dönem bu emanetlere sahip çıkacak bir topluluğun bulunmasını ister ve adeta bize şunları söyler: 'İçinizde, güzelliği temsil eden, Allah'ın güzel dediğini güzel kabul eden, çirkin dediklerini de çirkin sayan ve gönülleri fetheden ve her sineye iyilik bayrağını diken kutlu bir cemaat olsun; olsun ve gittikleri her yere burcu burcu Hz. Muhammed Mustafa'nın (sallallahu aleyhi ve sellem) gül kokusunu götürsünler. Bunu yaparken de sadece ve sadece Cenab-ı Hak'ın ululuk ve izzetini dört bir yana duyurmanın heyecan ve helecanını yaşasın; başka hiçbir mülahazaya da bağlanmasınlar. Şimdi biat anlayışında bu manaların daha önemli olacaklarını zannediyorum. Evet 'İnandım.' diyen herkes, Rabbisinin haysiyet ve izzetini, mukaddes, münezzeh, mualla ve mübeccel onurunu müdafaa etme vazifesini de üzerine almış sayılacağından bu yaklaşım önemlidir.
Kırılma Yok Dayanma Var
Ayrıca, günümüzde hizmet erlerinin biatı, 'hizmet adına bulundukları yerin kadir ve kıymetini bilmeleri ve hiç kırılıp darılmayarak sonuna kadar dayanmalarıdır' da diyebiliriz. Bu kutsi vazifede çok defa şeytan onların arkalarına düşebilir, ehemmiyetsiz şeyleri büyük gösterip içlerine düşmanlık salabilir; ama onlar, 'Allah'a karşı gelmekten sakınanlara şeytandan bir hayal sinyali ilişince, hemen düşünüp kendilerini toparlar ve basiretlerinin ufkuna yönelirler.' ayet-i kerimesinde de ifade edildiği gibi bu tür vesveselere iltifat etmeyip hizmetlerine devam ederler.
- tarihinde hazırlandı.