İnsan, Evrâd ü Ezkarla Sürekli Kalbinin Derinliklerine Doğru Yelken Açmalıdır
Evrâd ü ezkarla meşgul olma, insanın günlük yaşantısının ayrılmaz bir parçası olmalıdır. İnsan, kendisini zorlamalı ve gününün iki-üç saatini evrâd ü ezkarla donatmalı ve zenginleştirmelidir. Bunu yaparken de 'Allahım! Ben daha fazlasını yapardım ama yaptığım bunca iş arasında daha fazlasını da yapamıyorum. Beni mazur gör...' demelidir.
Yani mesela günde yüz defa 'La havle vela kuvvete illa billah', yüz defa 'Sübhanallahi vebihamdihi sübhanallahilazim', yüz defa 'Estağfirullah' diyen bir insan şöyle düşünmelidir: 'Rabbim! Bunca insanın baktığı bir yerde, bu vapurun içinde küreklerden önemlisini çekmeye bir yönüyle mahkum bir yönüyle de memur ettiğiniz bir noktada bulunan bir insan için okuduğum bu evrad çok azdır ama, ben Senin engin inayetine sığınıyor ve 'Adede halgık ve rıdâ nefsik ve zinete arşik ve midâde kelimâtik...' dualarında ifade edilen 'mahlukatın sayısınca, rıza ufku seviyesinde, Arş'ının ağırlığınca ve kelimâtının mürekkebi kadar' sonsuzluk ifade eden rakamları zikrederek, o rakamlar sayısınca söylemiş kabul edilmemi bekliyorum. Sen benim bu az amelimi çok kabul eyle.'
Evrâd ü Ezkar, Dağıtılarak Okunursa Daha Bereketli Olur
Evrâd ü ezkarın dağıtılarak okunması 'iştirak-i a'mal-i uhreviye' açısından çok bereketli bir davranış olsa gerek. Bazı yakın arkadaşlarım, okudukları dualardan bana da birer küçük dilim takdir etmişlerdir. Ben de onların duaları arasında benimki de kabul görür mülahazasıyla, böyle bir virdi aksatmamaya çalışıyorum. Esasen bu şekilde verilen bir evrüd ü ezkarı okumak, nezir ölçüsünde bir taahhüt olduğundan dolayı gereklidir de. Onu terk etmek uygun olmaz. Böyle bir organize içine dahil olan herkes, bu umum yeküne hissedar olabilmek için iştirak-i a'mal-i uhreviye vadisinde nasiplerini tastamam alacaklardır.
Konuyla alakalı geçende aklıma gelen bir şey oldu. Ben, bunu Cenab-ı Hakk'ın bir tembih ve ikazı telakki ettim. Şimdi müsadenizle onu ifade edeyim: Her bir mümin, hayat-ı içtimaiyede konumu itibariyle durumu neye tekabül ediyorsa, temsil seviyesine göre evrâd ü ezkar okumalıdır. Mesela hayatın herhangi bir basamağında sorumluluk yüklenen biri temsil ve idare alanının genişliğine göre Rabbine karşı şükür ve zikirde de daha hassas olmalı, en az beş-on insanın okuyabileceği kadar evrâd ü ezkar okumalıdır.. evet bazılarımız, kaderin bir cilvesi olarak liyakatı olmadığı halde böyle bir konuma getirilmiş ise, o en az on insan kadar evrâd ü ezkar okumalıdır.
Dini Hayatta Boşluk Olmamalı
Ayrıca din ve diyanet öyle hassasiyetle yaşanmalıdır ki, münafıkça düşünen ve fitne ve fesat peşinde olanlar o ortamda yaşayamaz hale gelmelidir. Hem evrad okunmalı, hem temkinli namaz kılınmalı, hem de zikr ü fikr edilerek hiç bir boşluğa meydan verilmemelidir. Yani atmosfer sürekli meleklerin sidretü'l-müntehaya evrâd ü ezkar taşıdığı bir yer ve 'ileyhi yes'adu'l-kelimu't-tayyibu ve'l-amelu's-salihu yerfeuhu - O'na ancak güzel sözler yükselir (ulaşır). Onları da Allah'a amel-i sâlih ulaştırır.' (Fâtır, 35/10) hakikatinin helezonuyla semalara taşındığı bir nokta olmalıdır. Bunun için zaman çok iyi değerlendirilmeli ve günlük evrad gün içine yayılarak, her fırsatta mutlaka bir şeyler okunmalıdır. Mesela günlük işlerinin arasında kafası yorulan bir mümin, fırsat bulduğu zaman odasının içinde dinlenmek için bir fasıl evradla meşgul olmalı veya iman ve düşünce ufkunu açacak şeyler okumalıdır. Böyle davranmak mümin için bir sur, bir sera ve bir koruyucu sütre olarak Allah'a sığınmanın, emniyet içinde olmanın en isabetli ve garantili yollarından biridir.
Hayatı bu şekilde standardize etmek biraz ısrarcı olmaya ve biraz da egzersiz yapmaya bağlıdır. Mesela Dua Mecmuası'ndan okunacak yerler, günde bir kez okunduğu takdirde bir senede ezberlenir, zevk verir ve kitap taşıma külfetinden de kurtulmuş olunur. Zamanla böyle birinin hayatında evrâd ü ezkar okuma da, tıpkı yeme-içme gibi hayatın vazgeçilmezleri arasına girecektir. Ayrıca Cenab-ı Hakk'ın bize bağışlamış olduğu bunca lütufları karşısında Allah Resûlü'nün ifadeleriyle 'efelâ ekûnu abden şekûra' kutbunda, devamlı şükreden bir kul olmak da, kulluk şuuru adına çok önemli bir husustur.
İnsan, tembelliğe karşı devamlı savaş halinde ve gerilim içinde olmalı, tembelliğin yol bulup onun ruhunu felç etmesine fırsat vermemeli ve bunun için devamlı arayış içinde olmalıdır. Mesela ben bir dönemde her gece teheccüde kalkmanın yolunu şöyle buldum ve uyguladım: Yatsı namazından sonra vitr-i vacibi kılmadan yattım. Vitri kılmadığım için gece uyanmak benim için bir mecburiyet haline geldi. Ben de mecburen gece kalktım ve bu arada teheccüd namazı da kıldım.
Egzersiz Yaparak Diller ve Gönüller Evrâd ü Ezkara Alıştırılmalı
Evet yukarıda da ifade edildiği gibi temrinat yapa yapa diller ve gönüller mutlaka evrâd ü ezkara, ibâdet ü taata alıştırılmalıdır. Bununla alakalı bir misal arz etmek istiyorum: Askere giden bir insan, rütbece kendinden yüksek olan insanlara 'komutanım' diye diye dili ona alıştığı için sivil hayata döndüğünde de uzun süre önüne gelen herkese 'komutanım' der durur. Evet nasıl ki, insanın dili devamlı söyleye söyleye bazı şeylere alışıyor, öyle de kalbi ve letâifi de alışır ve egzersiz yapa yapa zorluk gibi engebeleri aşarak maksadına ulaşır. Burada şunu ifade etmekte de fayda var: İstiğfar, sadece tevbe ve istiğfar kalıpları içindeki şekliyle değil, Rabb'e her türlü teveccüh şekliyle de olabilir. İnsan, günlük hayatta bazen bir sürü masiyet içinde bocalar durur. Bazen Hak yolunda tam olamayabilir, bazen de niyetinin halisliğini her zaman koruyamadığından keyif ve arzularına göre yaşayabilir. Dolayısıyla böyle birinin bu kirli atmosferde duyguları ve havası kirlenebilir. Şimdi bu şekilde kirlenen ve bu kirlerle sarsılan, çizgisini kaybeden bir insanın Cenab-ı Hakk'a istiğfarla çok teveccüh etmesi lazımdır ki, böyle bir kirlenme ile meyelan-ı şer gelişmesin. Çünkü Kader Risalesi'nde bu mesele anlatılırken Hz. Üstad, 'Dua meyelan-ı hayra kuvvet verir, istiğfar meyelan-ı şerrin kökünü keser.' demektedir. İnsanın hem hayra hem de şerre karşı bir yönüyle istidat ve temayülü vardır. İnsan, kalbinin sesini dinleyip hayra teveccüh etmeli ve evrâd ü ezkarla sürekli kalbinin derinliklerine doğru yelken açmalıdır.
- tarihinde hazırlandı.