Cennet Olmazsa, Cehennem Ta'zib Etmez

'Cennet olmazsa, Cehennem ta'zib etmez' deniyor. Bu nasıl olur?

Bu sözü birkaç mânâda anlamak mümkündür. Öncelikle mutlak ve kâmil mânâda Cehennem'in azab etmesi Cennet'in, Cennet'in de tam bir nimet olması Cehennem'in mevcudiyetine bağlıdır. Bunun kâmil mânâda olması ile, insanın bütün duygularını ve letâifini doyuracak şekilde olmasını kastediyorum.

Cenâb-ı Hak, ehl-i Cehennem'den bir kısmına belki de hepsine Cennet'i gösterecek ve sonra da onları Cehennem'e koyacaktır. Zaten Sırat'tan geçmeyen hiçbir kimse Cennet'e giremeyecektir. Allah (celle celâluhû) herkesin ateşe uğrayacağını şu âyetle bildirmektedir: 'Ve in minküm illâ vâridühâ kâne alâ rabbike hatmen makdıyyâ - Sizden hiç bir kimse yoktur ki oraya uğramasın. Bu, Rabbinin değişmez bir kanunudur.' (Meryem, 19/71) Burada mü'minlerin ateşe uğrayıp geçmesi ile alakalı şu hususu da belirtmekte fayda var; âyetteki girme mânâsına gelen vürûd kelimesi 'uğrayıp geçme' mânâsında bir girmeyi ifade eder. Bu durumu, Efendimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem) biraz daha açarak şöyle buyururlar: 'Herkes Cehennem'e girer, fakat ateş mü'minler için Hz. İbrahim'e olduğu gibi serin ve selamet olur.' Bu, Cenâb-ı Hakk'ın bozmayacağı ve değiştirmeyeceği bir kanundur. Âyetin devamında ise mealen şöyle buyrulur: 'Sonra Allah'a karşı saygılı olup fenalıklardan sakınan müttakileri kurtararak zalimleri diz üstü çökmüş vaziyette orada bırakacağız.' (Meryem, 19/72) Cenâb-ı Hak bizlere necat ihsan eylesin ve daire-i takvaya hidayet buyursun! Âyetlerden, herkesin mutlaka ateşe uğrayacağı veya onu göreceği anlaşılmaktadır. Böylece mü'minler Cehennem'i gördükten sonra Cennet'e gireceklerinden zevkleri iki kat olacak, adeta orada yerini görecek ve onun dehşetinden ürperecek ama ona maruz kalmayacaklar. Cehennem'den kurtulma mülahazaları içinde ve Cennet esintilerinin her yanı sardığı bir anda bir de Cenâb-ı Hakk'ın şu buyrukları ile karşılaşacaklar: 'Udhulûhâ biselâmin âminîn - Esenlikle ve emin olarak girin oraya.' (Hicr, 15/46) veya 'Selâmün aleyküm tıbtüm fedhulûhâ hâlidîn - Selam olsun sizlere, ne mutlu size ki, (güzel ve nezih bir hayat yaşadınız) haydi, ebediyen kalmak üzere, giriniz oraya!' (Zümer, 39/73) İşte bu sözler, inanan insanlar için Cehennem'i gördükten sonra ayrı bir Cennet olacaktır.

Cennet olmasa Cehennem'in azab etmeyeceğini şu şekilde de anlayabiliriz: İnsanlar Cennet gibi bir hayat olmasa, alev içinde yetişseler ve Cennet'i hiç bilmeseler, hayatın sadece kendi yaşadıklarından ibaret olduğunu zannedebilirler. Hatta Cehennem hayatından daha beter ve küfür içinde yaşayanlar vardır. Onlar ölecek, kabirde çürüyecek, içinde kaynaşan kurtlar daima onların hayallerinde endişelerini kurcalayacak, böylece onlar Cehennem'den bin beter bir hayat yaşamış olacaklardır. Ne var ki, böyleleri başka bir hayat bilmediklerinden, bu Cehennemnümûn hayata razı olacaklardır.

Şimdi bir insan düşünün; Allah onu Cehennem'in içinde yaratmış ve o hiç Cennet'i görmemiş ve orada nasıl bir hayat olduğunu bilmemektedir. Bu insan, hayatın, sadece yaşadığından ibaret olduğunu zanneder, daimi olarak orada Allah tarafından tecdit edilir ve bu hayatı mecburen çekeceğini zanneder. Buna mukabil başka bir insan da hiç Cehennem'i görmemiş ve sadece Cennet'i bilmektedir; o da azabın ne olduğunu bilemez. Onun bildiği tek bir şey varsa o da Cennet'tir.

İşte, her şey nasıl ki zıddıyla bilinir, aynen öyle de Cehennem ateşine uğramadan Cennet nimeti tam olarak anlaşılamayacak ve bundan ötürü herkes bir mânâda ateşe uğrayacaktır. Bunun gibi insanlar Cennet gibi bir hayatı tatmadan Cehennem'in azabını tam olarak duyamayacaklardır. Böyleleri Cehennemlik olsalar da şöyle-böyle Cennete muttali olacaklardır.

Pin It
  • tarihinde hazırlandı.
Telif Hakkı © 2024 Fethullah Gülen Web Sitesi. Blue Dome Press. Bu sitedeki materyallerin her hakkı mahfuzdur.
fgulen.com, Fethullah Gülen Hocaefendi'nin resmî sitesidir.