Nur Cemâlli Muhammed'e Melekler Pervane Döner

Hazreti Muhammed Mustafa (sallallâhu aleyhi ve sellem), insanlığın iftihar tablosudur. On dört asırdan beri dünya çapındaki en büyük dâhiler, dev filozoflar ve her biri düşünce semâmızın yıldızı nice mütefekkir ve ilim adamları, hep O'nun arkasında el pençe divan durmuş ve O'na hitaben: "Sen, Sana mensubiyetle övündüğümüz insansın." demişlerdir.

Zannımca, başkalarının, başka şeyleri anlattığı kadar O'nu anlatabilseydik -ki anlatamadık- başkalarının anlatılmasına imkân verildiği kadar O'nun anlatılmasına imkân verilseydi ve san'ata, hayata ait müesseseler O'nu anlatmak için tam seferber olabilseydi, bugünkü nesillerin gönlünde sadece O taht kuracak ve sînelerde sadece O bulunacaktı.. yine de her şeye rağmen, cihanın şarkından garbına kadar herkes, elinde testisiyle o temizlerden temiz, pâklardan pâk kaynağa koşuyor ve güneşlere tâç giydiren Sultan'ın otağına varmaya çalışıyor.

Ancak, acaba biz, o sultanlara sultanlığı öğreten Gönüller Sultanı'nı istenilen ölçüde bilebildik mi? Hayır! Eğer beşeriyet O'nu tanısaydı, O'nun için mecnûn olur, yollara düşerdi; ruhları O'nun yâd-ı cemîli sarınca burnunun direği sızlar ve gözleri yaşlarla dolardı, dolardı da, O'nun pâk semtine, peygamberlik dünyasına, tertemiz iklimine girebilmek için ürperir, O'nun aşkının ateşiyle yanan kalbinin küllerine hayat gelsin diye rüzgarın önüne katılır ve hep oraya doğru sürüklenirdi...

"Biz niye pervane olup O'na koşmadık?"

İnsan sevdiğini, bildiği ölçüde severken, bilmediğinin de hep düşmanı olagelmiştir. Onun içindir ki, düşmanlarımızın hayat boyu kavga verdiği hususların odaklaştığı nokta, O'nun nâm-ı celîli'nin unutturulması ve yeni yetişen nesillerin hep İki Cihan Serveri'ne düşman olarak yetiştirilmesidir. Ne lütufkâr tecellidir ki, hasımlarımız, O'nun ismini sînelerden söküp atmak istemelerine rağmen, bugün, O'na varmaya engel bütün mânialar ve setler aşılmış ve bilhassa gençlik, tıpkı, günlerce çölün kavurucu sıcağında aç ve susuz ölümle pençeleştiği sırada, yanı başında âb-ı kevser beliriveren bir insan sevinciyle kendini O'nun kucağına salıvermiştir. Elbette ki, o şefkat dolu sîne, kendine bu iştiyakla koşanları bağrına basacak ve onları mahrum bırakmayacaktır.

Cuma günleri camileri lebâlep dolduran insanlara bilmem hiç dikkatle baktınız mı? Eğer dikkatle baktı iseniz, onların büyük ekseriyetinin gençler olduğunu görmüşsünüzdür. Dalâlet ve tuğyânın, kendi sistematiği içinde, bütün nesilleri o korkunç vakumuyla çekmesine mukabil, acaba bu gençleri karda kışta, soğuktan tir tir titredikleri halde, abdest aldırıp en zor şartlarda camilere koşturan nedir? İsterseniz ben söyleyeyim: Hz. Muhammed Mustafa'nın kudsî cazibesidir...

Akıl ve havsalamız alsa da almasa da, sîneler O Şem'aya, O Güneş'e pervanedir.. çok yakın bir gelecekte, şimdiye kadar bir türlü O'na koşamayıp da kış sinekleri gibi takılıp yolda kalan derbeder ve perişan akıllar, yolda kalışlarına pişman olacak ve ellerini dizlerine vurarak: "Biz niye pervane olup O'na koşmadık." diyeceklerdir. O zaman belki de birçoğu için her şey bitmiş olacak...

Cihan O'na koşacak, ilim mahfilleri O'nu araştıracak, düşünce iklimine açık sîneler O'nun arkasına düşecek; hasımların birçoğu ateşli birer dost olup O'na sığınacaktır.

O, kâinatın İlle-i Gâiyesidir.. ve hadîs diye meşhur olmuş bir sözde O şöyle anlatılmıştır: "Eğer sen olmasaydın varlığı yaratmayacaktım." Evet, mânâsı anlaşılmayan bir kitabın yazılması abestir. Allah (celle celâluhu) ise abesten münezzehtir. Dolayısıyla, zaman ve mekanın Efendisi gibi gür sesli bir dellâl ister ki, kâinatın mânâsını anlatsın. Yine O'nun gibi bir şârih, bir mübelliğ bulunması lâzımdır ki şu uçsuz bucaksız semâ, içindeki ay-güneş-yıldız ve bütün varlık emrine verilmiş olan insan, nereden gelir, nereye gider, neye namzettir.. izah ve ilân etsin ve varlığın perde arkasını ruhlara duyursun. Öyle ise O olmasaydı, kâinat da insan da mânâsız olurdu...

Bütün peygamberler O'nu müjdelemişti

Hazreti Muhammed (sallallâhu aleyhi ve sellem), eşyaya mânâ kazandıran insandır. O bizim için sevgililerden daha sevgilidir. Cenâb-ı Hak, o mübarek topraklara günahkâr yüzümü sürmeyi nasip ettiği zaman, bana Allah Resûlü'nün köyü öyle parlak öyle parlak geldi ve orada bulunmaktan öyle rûhânî bir haz aldım ki, eğer o anda, farz-ı muhal cennetin bütün kapılarından davet edilseydim, inanın hiçbirine gitmez, orada kalmayı tercih ederdim.

Allah Resûlü bir peygamberdir. Fakat, kendinden önceki bütün nebîlerin peygamberlik minaresinden geleceği müjdelenen bir peygamber. Allah, bütün nebîlerden, işte bu müjdeledikleri Peygamber'e inanıp yardım edeceklerine dair aldığı sözü, Kur'ân'da bize şöyle hikâye ediyor:

"Hatırla ki, Allah peygamberlerden şöyle bir söz almıştı: And olsun size kitab ve hikmet verdim. Sonra da yanınızdakileri tasdik eden bir peygamber geldiğinde ona mutlaka îman edecek ve ona mutlaka yardım edeceksiniz. Bunu ikrar ettiniz ve bu ağır ahdimi üzerinize aldınız mı?" buyurmuştu. 'İkrar ettik' dediler. O halde şahid olun, Ben de sizinle beraber şahidlerdenim." (Âl-i İmran Sûresi, 3/81).

İşte, o peygamberler de, Rabb'lerine verdikleri bu söze sadık kalarak yaşadı ve bütün icraatları ile o istikamette olmaya çalıştılar. Efendimiz, Mi'rac'a çıktığında da, ruhen, O'nun arkasında namaz kıldılar. Evet, O semâya çıktığı zaman göklerin etekleri mücevherlerle dolmuş; yıldızlar, kaldırım taşları gibi ayaklarının altına serilmiş ve güneş, Hazreti Muhammed (sallallâhu aleyhi ve sellem) ufkuna ulaştığında O'nun tâcına sorguç olma sevdasına düşmüştü. Bütün bunlar pervaneler gibi O'nun peygamberliğinin etrafında pervaz ediyordu. Bunlardan ne çıkar;

"Şem'a-yı Nûr-i Ahmed'e Cibriller pervane döner;
Nûr cemâlli Muhammed'e melekler pervane döner..."

Evet, beşer O'na döndüğü zaman, huzur ve itmi'nâna kavuşacak, gidip aydınlık ufuklara ulaşacak; derbederlikten, eyyâmın elinde oyuncak olmaktan, dünya ve ukbâ sefaletinden kurtulacak ve insanlık semâsına yükselecektir.

Pin It
  • tarihinde hazırlandı.
Telif Hakkı © 2024 Fethullah Gülen Web Sitesi. Blue Dome Press. Bu sitedeki materyallerin her hakkı mahfuzdur.
fgulen.com, Fethullah Gülen Hocaefendi'nin resmî sitesidir.