Bilgi, İnsanı Allah'a Yaklaştırmalıdır

Bütün problemlerin çözümünde istişare ve kollektif şuur çok önemlidir. Mesela, içtihad mevzuu değişik münasebetlerle gündeme gelen bir meseledir ve bana göre içtihad kapısı -Nur Müellifi'nin de ifade ettiği gibi- her zaman açıktır; fakat o kapıdan içeri girebilmenin belli dönemlerde belli manileri söz konusudur.

Evet, o kapıyı kimse kapamamıştır; ehliyetsiz kimselerin, hevalarını hüda göstermelerini engellemek ve dini kendi heveslerine göre yorumlamalarına meydan vermemek için bazı âlimler bu meseleye temkinli yaklaşmış olsalar da, aslında o kapı açıktır ve sadece ehil olmayanların yüzüne kapanmıştır.

Günümüzde fikirler ve kalpler bir hayli dağınık, zihinler de maneviyata yabancıdır. İnsanların çoğunun, hayatı İslamî çerçevede sürdürme konusunda herhangi bir cehd ü gayreti yoktur. Artık, -maalesef- din ve diyanet, insanların birinci meselesi değildir; "olsa da olur, olmasa da" şeklinde ele alınmaktadır. İşte, içtihad kapısı açık olsa bile, böyle bir atmosferde, hakkını vererek o dinamiği kullanacak kimselerin çıkması oldukça zordur.

Dolayısıyla, bugün içtihada ihtiyaç duyulan meselelerin halledilmesi de ancak kollektif şuurla mümkün olacaktır. Sahasının uzmanı şahıslardan meydana gelecek olan bir heyet böyle bir içtihadı -Allah'ın izni ve inayetiyle- gerçekleştirmiş ve böylelikle bir kişinin üstesinden gelemeyeceği bu ağır yük cemaatin omuzlarına yüklenmiş olacaktır. Evet, bundan sonra, istihraçlar, istinbatlar ve içtihadlar hep o işin uzmanı insanların bir araya gelmeleri neticesinde kolektif şuurla yapılacaktır.

Bu açıdan da, ilim ve bilgi birikimi itibarıyla da bir mü'minin kendini yeterli görmesi ve "Artık ben kendime yeterim" şeklinde düşünmesi mümkün değildir. Hatta, dinî ilimlerle uğraşan kimselerin, "Şu kitapları okuduk, şimdi de bunları mütalaa ediyoruz; bu atmosferin bize ilham ettiği şeyler istikametinde fikir alış-verişinde bulunuyoruz." deyip sadece o birkaç saatlik ve birkaç senelik okumayı yeterli görmeleri onlar adına büyük bir aldanmışlık sayılır. Zira ilim tâlibi de "hel min mezîd" kahramanı olmalı, kendisini asla yeterli görmemeli; okuma ve başkalarının yüksek fikirlerinden istifade etme kulvarında bir ömür boyu sürekli koşmalıdır.

Dahası, ilim, insanı salih amele sevk etmelidir; çünkü öğrenmek ve bilmek, insanı Allah'a yaklaştırdığı ölçüde bir kıymet ifade etmektedir. İnsan, öğrendiği her meseleyi elden geldiğince pratiğe dökmeli ve onunla Allah'a bir adım daha yaklaşmanın yollarını aramalıdır. Nitekim Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem), "Kim ilim bakımından ilerledikçe zühd hayatı açısından da mesafe kat'etmezse, onun sadece Allah'tan uzaklığı artar; yani, öğrendiği onca hakikate rağmen, dünyaya rağbet etmekten ve nefsânî arzularına göre yaşamaktan vazgeçmeyen bir insan Allah'tan uzaklaştıkça uzaklaşır." buyurmuştur.

Pin It
  • tarihinde hazırlandı.
Telif Hakkı © 2024 Fethullah Gülen Web Sitesi. Blue Dome Press. Bu sitedeki materyallerin her hakkı mahfuzdur.
fgulen.com, Fethullah Gülen Hocaefendi'nin resmî sitesidir.