Melek ve İnsandaki İrfan Farkı

Biz, bazı melekleri isim ve icraatlarıyla tanıyoruz. Zira onlar hakkında hem Kur'an-ı Kerim'de hem de İki Cihan Serveri'nin mübarek sözlerinde çeşitli vesilelerle söz edilmektedir. Bazı melekleri ise, onların hakkında herhangi bir bahis bulunmadığından ötürü, sadece gördükleri vazife ve hepsine birden verilen ünvanla biliyoruz.

Melekler arasında da, insanlarda olduğu gibi derece farklılıkları vardır. Mesela dört büyük melek diğerlerinden üstündür. Daha sonra ise sırasıyla Hamele-i arş, Mele-i âlâ, Nediy-yi âlâ, Refik-i âlâ melekleri gelir. Bunları, Kerûbiyyun, Müheyyemun, Cennete nâzır Rıdvan ve Cehenneme bakan Malik takip eder. Meseleyi daha umumi bir platformda ifade edecek olursak, zerreden sistemlere kadar her yerde müekkel (vazifeli) melekler vardır ve bunlar arasında derece farkı olması da gayet normaldir.

Bu kıyaslamayı insanlarla melekler arasında yaparsak, İbrahim Hakkı Hazretleri'nin de ifade ettiği gibi, karşımıza şöyle bir değerlendirme çıkar:

İnsanların havasları, yani nebiler, meleklerin havaslarından; yine insanların avam kısmı da meleklerin avam kısmından üstündür. Ancak bu üstünlük Cenab-ı Hakk'ı bilme açısından değil, 0'na ayine olma cihetiyledir. Melekler Cenab-ı Hakk'ın isim ve sıfatlarını anlama hususunda bizden çok ileridirler. Bize gelince, biz hem maddemiz hem de ruhumuzla 0'na ayinedarlık ettiğimiz cihetle.. evet sadece bu yönümüzle belki onlardan ileri sayılabiliriz. Ama bu, hiçbir zaman mutlak üstünlük demek değildir.

Hele irfanları yönüyle meleklere ulaşmak adeta imkansızdır. Efendimizin Miraç'ta gördükleri ve gördüklerinden aktardıkları bize bu hakikatı apaçık gösterir. Allah Rasûlü, bir beşerin çıkabileceği en zirve noktaya tırmanırken, her geçtiği yerde oraya ait melekler topluluğunu kullukla bütünleşmiş bir vaziyette müşahede etti. Kimisi rükûda, kimisi secdede ve kimisi kıyamda olan bu melekler, yaratıldıkları günden beri hep aynı ibadet şekliyle Rablerine arz-ı ubudiyet ediyorlardı. Hepsi de haşyet içindeydiler.

Efendimiz nice merhaleler katetti. Nebilerin ruhlarıyla görüştü ve öyle bir noktaya ulaştı ki, o noktada mazi ve istikbal tek çizgide birleşiyordu. Hatta öyle bir yere geldiler ki orada Cibril'i de gerilerde bıraktı... Evet 0 Ferîd-i kevn-ü zaman, bundan öte seyahatine tek başına devam edecekti. İşte O'nun terakki ve mazhariyeti buydu. Ancak bütün bunlara rağmen Allah Rasulü, Cenab-ı Hakk'ın huzuruna vardığım an, Cibril'in 'bir adım daha yaklaşırsam yanarım Ya Rasulallah' dediği o hengamede Cibril'in tedbir, temkin ve edebini görmüş ve beşerle onun arasındaki irfan farkını da çok iyi müşahade etmiştir.' (Ali el-Kâri, Şerhu'ş-Şifa, 1/431,434-435)

Evet, meleklerin irfanı anlaşılmaz, idrak edilmez denecek kadar ileri seviyededir. Beşere gelince elbette onun da mazhariyetleri vardır. Ama o da bir yere kadardır. Allah (cc) mülk erbabına işin bir yönünü, melekût erbabına da diğer bir yönünü lutfetmiştir. Beşerde ise her iki mana da vardır. Haddi zatında o, bu iki mananın kendisinde bulunmasıyla gerçek bir kıymet ifade etmektedir. Maddede boğulup kalan insan bu manayı kucaklayabilmekten çok uzak olsa bile, beşer arasından çıkan nice mana erleri, insana ait bu meziyeti hakkıyla temsil etmişlerdir ve edeceklerdir.

Pin It
  • tarihinde hazırlandı.
Telif Hakkı © 2024 Fethullah Gülen Web Sitesi. Blue Dome Press. Bu sitedeki materyallerin her hakkı mahfuzdur.
fgulen.com, Fethullah Gülen Hocaefendi'nin resmî sitesidir.